Kendi kopyanızın birden fazla evrende olabilme ihtimalinin olduğu hiç aklınıza geldi mi? Ya da şu an siz sınavınıza çalışırken başka bir kopyanızın hala çocukluğunda Tom ve Jerry’i izliyor olabileceğini hiç düşündünüz mü? Peki size şu an ölmüş olduğunuzu söylesem bana inanır mısınız? Bakın buna bende inanmıyorum çünkü hala sizin için yazdığım bilgileri okuyorsunuz ama unutmayın bu evrende yalnız olmadığımızı ve de tek gezegenin dünyamız olmadığını size hatırlatmak isterim. Öyleyse, “Paralel evrenler gerçek mi? Yoksa bilim kurgudan mı ibaret?” gelin birlikte bakalım.

Paralel Evren Nedir?

Paralel evren terimin ilk olarak Hugh Everett tarafından ortaya atılmıştır. Yani Kuantum mekaniğini çoklu evren yorumuyla açıklamaya çalışmıştır. Kuantum mekaniği hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

Aslında paralel evreni açıklayan iki temel fizik teorisi vardır. Bunalar daha önce de isimlerini duymuş olabileceğiniz Kuantum mekaniği ve Albert Einstein’ın genel görelilik kuramıdır. Ancak ilerleyen zamanlarda paralel evreni açıklamakta bu iki terim de yetersiz kaldığı için Werner Heisenberg’in 1943 yılında ileri sürdüğü Sicim teorisinden yararlanılır. Paralel evren konusu tam olarak geçmeden önce Sicim teorisi hakkında biraz bilgi edinelim.

Sicim Teorisi Nedir?

Kuantum mekaniği ile Albert Einstein’ın sahip olduğu genel görelilik kuramının birleştirilerek daha kapsamlı hale getirilmesidir. Yani Einstein’ın teorilerinin ya da matematiksel hesaplamalarının paralel evren ve karadelikleri açıklamakta yetersiz kaldığı için sicim teorisi oluşmuştur. Sicim teorisi bize şöyle söyler: Bizim içinde bulunduğumuz evren gibi daha fazla evrenin oluşturduğu multivers dediğimiz bir yapının olduğunu söyler. Kulağa merak uyandırıcı ve biraz da korkutucu gelmiyor mu?

Peki, Paralel Evrendeki Hayat Bizim Evrenimiz Gibi Mi?

Bu sorunun cevabının birçok modeli vardır. Daha açıklayıcı olması için size Max Tegmark’in bizim için oluşturduğu dört aşamalı seviyesinden bahsedeceğim.

1.Seviye: Kendi evrenimizi nasıl ki gözlemleyebiliyorsak bizim evrenimiz gibi farklı yerlerde de sonsuz sayıda farklı yapıda evren vardır der.

2.Seviye: Bu seviye ise bize evrenimizde aynı uzay zaman içerisinde sonsuz diyebileceğimiz bölgeler bulunduğunu söyler fakat bizim evrenimizdeki fizik kuralları o evrenler için geçerli değildir. Her evrenin fizik kuralları kendine özgü bir yapıdadır. Sürekli değişmekte ve gelişmekte olan fizik kuralları biraz baş ağrıtıcı olabiliyor. Ancak düşünsenize başka bir evrende yer çekimi değil de yer itimi kanunun varlığını esas alındığını fizik derslerinde Newton’un yer itimi kanunu derslerini gördüğünüzü hayal edebilir misiniz?

3.Seviye: Bu seviyede ise sizlere ek olarak Planck teriminden bahsedeceğim. Planck bir zaman birimidir. 3.Seviyeye geri dönecek olursak kuantum mekaniğinin devreye girdiğini görüyoruz. Her Planck zaman biriminde ortaya çıkan ve evrenimizde farklı yapılarda sonsuz boyutlu oluşan evren modelidir. Bu da demek oluyor ki saniyede 12 katrilyon evren oluşuyor. Çok şaşırtıcı değil mi? Ben dördüncü seviyeyi daha çok sevdim. Haydi, ona bakalım.

4.Seviye: Hiçbir fizik yasası ile uyuşmayan bir modeldir. Matematiksel formüllerle anlatılabilen ve eşit bir evreni anlatır. Tıpkı insanlar arasındaki ayrıcalıkların ortadan kalkması gibi diyebiliriz. Kulağa etkileyici gelmiyor mu?

Size paralel evren hakkında kesin bilgi vermemin imkânsız olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bilim insanları şu an hangi modeli kullanıyor derseniz bu sorunun cevabı 1.Seviye modelidir.

Paralel evren teorisini Kuantum mekaniği, görelilik kuramı, Sicim teorisi, Pertürbasyon teorisi ve M (Mebrange Theory) kuramı ile birlikte daha geniş çaplı anlaşılmaya çalışılmaktadır.

Tüm bunlara ek olarak, birazda M kuramından bahsettiğimde aklınızda paralel evren hakkındaki soruların azalacağını düşünüyorum. Ki artık biliyoruz öyle değil mi, Paralel evren nedir sorusunun yanıtını.

M Kuramını Tanıyalım

Günümüze kadar ortaya atılan her şeyin teorisine en yakın olan kuram olarak kabul görür. Bir başka deyişle, parçacıkların bir sicim değil membran olduğunu ve farklı boyutlarda büzüştüğünü varsayar. Bu büzüşen membran parçacıkları 10.Boyutu ve arada bulunan membran parçacıklarından farklı olan membran parçacıklarının da 11. Boyut oluşturduğu ve içerisinde evren diyemeyeceğimiz sine kantları oluşturduğu kabul edilmektedir.

Paralel Evren Gerçekten Var Mı, Varsa Nasıl İletişime Geçebiliriz?

Hala cevabını aramakta olduğumuz bir soru var. Paralel evrenler gerçek mi? Yoksa bilim kurgudan mı ibaret? Hani şu şaşkınlık ve hayranlıkla izlenilen filmlerden ötesi değil mi? Size bahsettiğim gibi sonsuz sayıda paralel evrenler olduğunu varsayalım. Kendi evrenimize benzeyen evrenlerde var deme olasılığımız yüksektir. Paralel evrenlerle iletişime geçmek ise bizler için imkânsızdır. Çünkü tam olarak paralel evrenlerin var olduğu kanıtlanamamıştır. Belki ilerleyen zamanlarda teknoloji bununda bir yolunu bulabilir. Gerçek olduğunu bildiğim tek şey benim bu yazıyı yazmış olduğumu bilmem. Ve sizin de okumuş olduğunuzu biliyor olmamdır.

Merak uyandırıcı birçok konuyu barındıran blog yazılarımıza göz atmak isterseniz  Microfon Blog sayfamızı ziyaret etmenizi öneririm. Ayrıca, burs ilanlarını takip etmek isterseniz  Microfon sayfamıza da bir bakın derim ben.