Belki de Sensin, Türkiye’de ki kök hücre bağışını yeterli seviyeye çekmek için 3 yıl önce kurulmuş bir oluşum. Kök hücre donörlüğünün ne olduğu Türkiye’de çok az biliniyor ve önceki yıllara göre artış göstermiş olsada olması gereken rakamın henüz çok altında. Belki de Sensin’i ve kök hücre donörlüğünü daha yakından tanımanız için kurucuları Aykut Kadir Kurt ile röportaj yaptık. Verimli okumalar.

Belki de Sensin’i ilgiyle takip ediyorum. Kuruluş hikayeniz ve amaçlarınız neler?

Çok teşekkür ederim. 2013 yaz aylarında, Twitter’da bir etiket görmüştüm. Tüm Türkiye paylaşıyordu; #efeyeiliklazım. Aklınıza gelebilecek herkes paylaşmıştı. Üzerinden 2-3 ay geçti. Yeniden aynı etiketi gördüm, yine herkes paylaşmıştı. Bu kez bir şey daha gördüm; maalesef Efe’yi kaybettik. Nasıl yani, küçük bir çocuk nasıl olur da böyle olur dedim ve araştırmaya başladım. Yarım saatte de kendimin de içinde bulunduğu herkesin suçlu olduğunu fark ettim. Sonra eşime bahsettim, dedim ki çocuklar boşuna ölüyor.

Biz gidip basit bir işlemden erindiğimiz, gidip doku analizimizin yapılması için kan örneği vermediğimiz için insanlar verdikleri onca mücadeleden sonra aramızdan ayrılmak zorunda kalıyor. Daha doğrusu hepimizin yüzünden oluyor her şey. Kimse de bu konuda bir şey yapmıyor. Sahipsiz kalmış bir konu. Neden biz yapmayalım ki diye başladık. İlk  işimiz gidip kan örneği vermek oldu, sonrasında Belki de Sensin’i kurduk.  Bizim Belki de Sensin olarak temel amacımız insanların yok yere hayatlarını kaybetmelerine engel olmak. Bunları yaparken de temel değerleri gözeterek çalışmak.


Çalıştığınız alan çok görünür olmayan ama son derece önemli bir alan. Çoğu kişi kök hücre donörlüğünün ne olduğunu bilmiyor. Çeşitli kampanyalara rağmen Türkiye’de ki kök hücre donörü sayısı, kök hücre bekleyen kişi sayısına oranla oldukça az. Bu ilgi görmeyişinin temel nedenleri neler?

Zamanında Oktar Babuna olayı yaşanmış. Bunun etkilerini yaşıyoruz. Bunun dışında felç kalacağını, vücudunun zarar göreceğini düşünenler çoğunlukta. Acılı bir süreç zanneden kesim de bir hayli fazla. Bunların hepsi yanlış algılar. Donörlük süreci acısız ve zahmetsiz süreç. Hatta mantık olarak bu kadar kolay kahraman olmak bile insana garip geliyor. Bir de “ben bir ara giderim” diyerek erteleyenler var. Yazık! Kimse hastane odasında “Kanser senden rica ediyorum falanca bir ara gidecekmiş” gibi bir şey rica edemiyor. Öğrenildiğinde hemen yapılması gereken bir mesele. Hayat kurtarmanın zaten bahanesi olmaz, ertelemesi de. Örneğin İstanbul’da Kartal ve Çapa Kızılay kan merkezleri 7 gün akşam 23:30’a kadar açıklar. Yani herkesin vakti var.


Karşılaştığınız en önemli sorunlar neler ve çözüm önerileriniz neler?

Bir önceki soruda da kısaca değindim. Tüm sivil toplumun çarptığı temel meseleler var. Empati yeteneğimiz ne yazık ki çok düşük seviyede. Bir de çocukken dünyaya karşı dünyaya karşı beslediğimiz sevgi biz büyüdükçe yerini başka duygulara bırakıyor. Bu tamamen bizim suçumuz olmayabilir ama düzeltmemek bizim suçumuz. Az seviyor, az okuyoruz. Sonra da şikayet ediyoruz. Ahlakla ilgili de çok ciddi problemlerimiz var. Çok olumsuz konuşmuş olabilirim ama bunların hepsinin düzeleceğine dair inancım tam. Kimse enseyi karartmasın yani. Göreceksiniz, dünya daha güzel bir yer olacak.


Bundan 10 yıl önceki rakamlarla karşılaştırıldığında gidişat ne durumda?

Rakamlara istatistiki olarak baktığımızda olağanüstü bir artış var. 3 yıl önceki rakam 40 bindi. Şimdi 250 bine dayandı. Tabi bu bize yeterli gelmiyor, milyonlar seviyesine çekmek için çalışıyoruz. Nüfusu bize yakın olan Almanya’da donör adayı sayısı 5 milyonu aşmış durumda. İnsanların ön yargılarını kırabildik. Yapacağımız yeni çalışmalarla rakamın daha hızlı artacağını öngörüyoruz.


Belki de Sensin’de ne gibi çalışmalarla bu farkındalığı ve sayıları artırmaya çalışıyorsunuz?

İnanın çok fazla kanaldan çok çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. İnanın burada hepsini sayamam. Önemli gördüklerimden bahsedeyim. Öncelikle gördüğümüz herkese bahsediyoruz. Bizce altın kural bu. Kulaktan kulağa yayılması. Anlattığımız insanlardan da bunu rica ediyoruz.

Firmalara gidip seminerler veriyoruz. Kızılay ile ortak çalışıyoruz. Gittiğimiz büyük kuruluşlarda Kızılay ekibi yerinde kan ve kök hücre bağışı alımı gerçekleştiriyor. Yeri gelmişken vurgulamam gerekir. Biz kan toplamıyoruz. Bu konuda yetkisi bulunan kuruluşlara yönlendirme sağlıyoruz.

Birçok üniversite bizi konuşma yapmamız için çağırıyor. Gidebildiğimiz kadar şehir şehir dolaştık. 15 dakika kök hücre donörlüğü hakkında üstüne 2 saat bahsettiğim temel meseleler hakkında konuşuyoruz. İnteraktif yapmayı tercih ediyoruz. Doğruyu hep birlikte bulabileceğimize inanıyoruz. Daha çok eğildiğimiz mesele dünyadaki en değerli duygu olan “sevmek”. 15 şehirdeyiz daha da fazla yayılacağız.

Sürekli içerik üretiyoruz. En son Hacivat Karagöz içeriği hazırladık. Burada sevgili Hüseyin Dilan ve Bates Motel Pro ekibine teşekkür etmek gerekir. Nedir kanalı ile yaptığımız “Donör Nedir” de çok ilgi gördü. Orçun Baş harika bir iş çıkardı. Bizi kırmayarak videoda Sunay Akın oynadı. Onedio ile bir test içeriği hazırladık. Anket için Poltio ile çalışıyoruz.

En son #bitutarsa kampanyamızı devreye aldık. İnsanlara #bitutarsa ne yaparsın diye soruyoruz.  Onlar da çektiği videolarla bir zincir oluşturuyor. Demet Evgar, Nur Fettahoğlu, Selen Öztürk gibi birçok isim de kampanyaya katıldılar. Burada Marjinal Porter Novelli’den destek alıyoruz. Sevgili Asuman Bayrak’a ne kadar teşekkür etsem az kalır. #bitutarsa kapsamında çok güzel içeriklerle geliyoruz. Sürpriz olsun.

Taze bir işe girişiyoruz şimdi. Yukarıdaki sorularda da bahsettim; sevmiyoruz, okumuyoruz. 5 Temmuz Çarşamba 19:00 da Kitap Kareokesi yapacağız. Gelecek insanlar sırayla sevidiği bir öyküyü, şiiri veya kendi yazdığını okuyacak. Geri kalanlar da dinleyecek. İnsan insandan beslenecek. Deniz Dündar’ın lafıdır çok severim. Özetle hem okuyacağız hem de seveceğiz.


Belki de Sensin’e destek olmak ve kök hücre donörü olmak isteyenler neler yapabilirler?

İnsanlardan öncelikli ricamız daha çok sevsinler ve daha çok okusunlar. Bu meseleleri çözersek her şey kolay olacak. Kimse kaldırıma veya yaya geçidine park etmeyecek mesela, yere çöp etmeyecek, hayvanlara eziyet azalacak, şiddet azalacak ve empati yeteneğimiz artacak. Kök hücre meselesinde özel isteğimiz hiç kimse ertelemesin ve bu basit süreci tüm çevresine de anlatsın.

Belki de Sensin 2 yönlü anlam içeriyor. Birinin hayatını kurtarabilirsin veya başına da gelebilir. Bu hayat sigortasını yaptırman lazım. Biz Dilaram ile yola çıktığımızda bir kanser hikayemiz yoktu. 2 sene sonra Dilaramın kanser olduğunu öğrendik. 7 ay önce de aramızdan ayrılmak zorunda kaldı. İnsanların vicdanına kaldık ve kaybettik. İçimizde Dilaranın saf sevgisi var. Bu kudretle devam ediyoruz. Siz de öyle yapın sevin, öyle alelade değil! Dilara gibi sevin.

Güzel ve içten cevapların için çok teşekkür ederim. Çok değerli bir iş yapıyorsunuz. Yolunuz hep açık olsun.

Yaptığınız işi çok kıymetli buluyorum Size başarılar dilerim. Bu güzel röportaj için ekibim adına teşekkür ederim. 🙂

Belki de Sensin: Facebook |Twitter |Instagram |Web