Dünyanın ilk ve en geniş sosyal girişimci ağı Ashoka 1980’de kurulmasından bu yana toplumsal sorunlara etkin, yaratıcı ve kalıcı çözümler getiren sosyal girişimcileri tespit edip hem küresel olarak destekliyor hem de küresel ağıyla buluşturup çözümlerini yaygınlaştırarak etkilerini artırmalarını sağlıyor.

Türkiye’de ise 2000 yılından bu yana Ashoka Türkiye adıyla  faaliyet gösteriyor. Bizde E-Bursum olarak sosyal girişim olduğumuz ve sosyal girişimciliğin yaygınlaşmasını istediğimiz için Ashoka Türkiye’yi daha yakından tanımanız için Ashoka Türkiye‘den Merve Nur Okutan’la bir röportaj yaptık. Keyifli okumalar!


Sosyal girişimcilik devamlı işittiğimiz bir kavram. Peki nedir bu sosyal girişimcilik?

Biz Ashoka olarak sosyal girişimcileri sosyal problemlere yenilikçi çözümler getiren ve o problemi çözene kadar dinlenmeyen kişiler olarak tanımlıyoruz. Bize kalırsa sosyal girişimcilik çok eski zamanlardan beri dünya üzerinde vardı, ancak 1980’de Ashoka’nın kurucusu Bill Drayton bunun bir meslek olduğu fikriyle gelinceye dek adı konmamıştı. Günümüzde en çok bilinen sosyal girişimciler arasında Vikipedi’inin kurucusu Jimmy Wales ve mikrokredinin babası Muhammed Yunus yer alıyor.

Biz Ashoka olarak bu ağa dahil edeceğimiz sosyal girişimcilerden özellikle üç şey bekliyoruz:

a)  Toplumsal sorunun kökünde yatan problemi bulup onu çözmeye çalışmaları. Sürekli kanayan bir yaraya yara bandı yapıştırmak yerine kanamanın sebebini bulmalarını istiyoruz.

b) Bu sorundan etkilenen topluluğu güçlendirmeyi amaçlamaları. O topluluğu kendilerine mahkum hale getirmektense, kendileri için harekete geçmelerini sağlamaları gerekiyor.

c) Sistematik değişimi hedeflemeleri. Uzun vadede Ashoka ağındaki tüm sosyal girişimcilerin sundukları çözümü yeni bir norm haline getirmelerini bekliyoruz. Bu durum için en uygun örnek olarak Florence Nightingale’i veriyoruz. Florence hemşirelik mesleğini yaratıncaya dek kimse doktor ile hasta arasında ekstra bir grup olmasını gerekmiyordu, ancak günümüzde hiçbirimiz hemşirelerin olmadığı bir sağlık sistemi düşünemiyoruz.


Ashoka hem uluslararası olarak hem de Türkiye bazında ne şekilde bu alanı destekliyor?

Ashoka olarak 36 yıldır 88 ülkede 3500’ün üzerinde sosyal girişimciyidestekledik. Tüm dünyada destek programlarımız üç ayak üzerine oturuyor:

a) Sosyal girişimcilere maaş benzeri bir finansal destek sağlıyoruz.  Para kazanmak için yaptıkları ek işleri bırakarak tamamen sosyal girişimlerine odaklanmalarını sağlıyoruz.

b) Kapsamlı bir stratejik danışmanlık süreci yürütüyoruz. Sosyal girişimcilerin uğraştıkları sorunu çözebilmeleri için en pratik yolları onlarla beraber buluyoruz. Bunu yaparken sosyal etki ve finansal sürdürülebilirlik konularına odaklanıyoruz. Bu sürece çok değerli sosyal girişimcileri barındıran Ashoka Fellow ağını da dahil ediyoruz. Sosyal girişimciler en çok birbirlerinden öğreniyorlar.

c) Partnerlerimiz sayesinde özellikle hukuk ve mali müşavirlik alanında pro bono destek veriyoruz.


Peki ağda yer alacak kişileri nasıl seçiyorsunuz, ne gibi kriterleriniz var?

Ashoka ağında yer alacak tüm sosyal girişimcilerden beklediğimiz 5 kriter var:

Yenilikçilik: Söz konusu sosyal probleme karşı daha önce denenmemiş bir yaklaşım benimsemek.  Sosyal inovasyon konusunda öncü olmak.

Sosyal Etki: Bulunan çözümün pilotunun denenmiş ve sosyal etkisinin görülmüş olmasını talep ediyoruz.

Yaratıcılık: Ağa dahil edilen kişinin her açıdan yaratıcı karakterler olmalarını istiyoruz. Karşılaştıkları her duruma alışılmışın dışında yaklaşımlar getirmelerini bekliyoruz ve bu özelliğin izlerini kişisel yaşamlarında arıyoruz.

Girişimcilik: Kişisel bir özellik olarak seçtiğimiz sosyal girişimcilerin girişimci olmasını, insiyatif almaktan çekinmemesini bekliyoruz.

Etik Doku: Toplumsal bir harekete önderlik etmesini beklediğimiz sosyal girişimcilerin etik açıdan akıllarda soru işareti bırakmadığından emin olmak için çok paydaşlı bir referans kontrolü süreci yürütüyoruz.


Ashoka Türkiye olarak Türkiye’de yürüttüğünüz Hızlan Farkyarat Programınız var. Ne olduğundan, ne gibi destekler sunduğunuzdan biraz bahseder misin?

Hızlan Farkyarat’ı 3 senedir yazılım firması SAP Türkiye ile beraber yürütüyoruz. Teknoloji kullanarak gençleri ve çocukları güçlendiren 30 yaş altındaki sosyal girişimcileri bulmak için yola çıkmıştık. Geride bıraktığımız 2 yıl içerisinde 10 tane genç sosyal girişimciyi az önce belirttiğim 3 ayaklı destek mekanizmamızla destekledik. İşlerini büyütmelerini ve organizasyonel yapılarını geliştirmeleri için SAP ekibiyle beraber mentorluk ve koçluk programları düzenledik. Programa katılan sosyal girişimciler, toplamda Türkiye’nin farklı bölgelerinden 100,000 gence ulaştılar.


Peki programa dair gelecek planlarınızda neler var?

2 yıldır genç sosyal girişimcilerle yaptığımız çalışmalarda ortaya çıkan birtakım ihtiyaçlar ve global ağımızda biriktirdiğimiz deneyimden yola çıktık. Ve bu sene Hızlan Farkyarat’ı üniversitelere taşımak ve çeşitli online içerikler üreterek hem sosyal girişimciliği tanıtmak, hem de kendi girişimlerini oluşturmak isteyen gençlere bir kaynak sağlamak istiyoruz. Bu kaynakları ise olabildiğince kullanıcı dostu ve gençliğe uygun bir şekilde yaratmaya çalışacağız.


Sence özellikle genç sosyal girişimcilerin Türkiye’de ki şartlarda sosyal girişimlerini kurarlarken karşılaştıkları en büyük sorunlar neler? Bunlar ne şekilde çözülebilir?

Aslında sadece gençler değil, bütün sosyal girişimciler kuruluş aşamasında iki önemli problemle yüzleşiyorlar. Bunlardan biri Türkçe kaynak eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu problemi Hızlan Farkyarat sayesinde oluşturduğumuz içerikle biraz olsun kapatmak istiyoruz. Ayrıca Türkiye’de büyüyen sosyal girişimcilik ekosistemi sayesinde her yıl daha fazla Türkçe kaynak dolaşıma giriyor.

Bir diğer sorun ise tabi ki finansal sürdürülebilirliğe dayanıyor. Türkiye’de henüz sosyal yatırım mekanizmaları gelişmediği için sosyal girişimciler kendilerini klasik sivil toplum kuruluşları ve şirketler arasında konumlandırmakta zorlanıyorlar. Buna dair çalışmalarımıza da Mikado ve KUSIF ile devam ediyoruz.

Tabii bir sosyal girişimcinin bu söylediklerime ekleyecekleri olacaktır. Ancak benim gündemim şimdilerde bu iki problemle dolu.

Verdiğin güzel cevaplar için çok teşekkür ederim!

Esas ben zaman ayırdığın için sana teşekkür ederim. E-Bursum’un kurucusu Mesut Keskin de Hızlan Farkyarat’ın katılımcılarından biri olduğu için yaptığınız işin gönlümde yeri büyük. Umarım burs veren ağınız büyüyerek gelişmeye devam eder.

Ashoka Türkiye: Facebook Twitter | Medium