Duyguların olmadığı bir dünya hayal etmek çok zordur. Hayatımızın her anında duygularımız da bizlere eşlik eder. Peki siz, hayatımızı tamamen kanatları altına almış duygulardan ne kadar haberdarsınız? Kendinizin veya çevrenizdeki diğer insanların duygularını ne kadar fark edebiliyorsunuz, hissedebiliyorsunuz ya da anlayabiliyorsunuz? Bu yazımda sizlere duyguları anlamaktan, gerçek anlamda farkında olmaktan ve hissetmekten, yani “duygusal zeka” dan bahsedeceğim.

 

Duygusal Zeka Nedir?

Duygusal Zeka, bireyin sadece kendisinin değil diğer bireylerin duygularını da gözleme, ayırt edebilme ve buradan edindiği bilgileri düşünce ve davranışlarına yansıtarak kullanabilmesi anlamına gelir.

İnsanların giderek birbirinden uzaklaştığı, birbirini anlamakta hatta daha da kötüsü kendini anlamakta zorlandığı bir dönemdeyiz. İnsanların duyguları ile baş edemediği günümüzde, duygusal zeka kavramı tekrar gündeme gelmeye başlamıştır. Aslında duygusal zekanın gündeme gelişi biraz daha eskilere dayanıyor. Daha önceleri de duygusal zeka ile ilgili çalışmalar olmasına rağmen özellikle 1995 yılında yayınlanan Daniel Goleman’ın “Duygusal Zekâ Neden IQ’dan Daha Önemlidir” kitabı, o dönemde bu konunun tüm dünyada büyük yankı uyandırmasını sağlamıştır.

 

Duygusal Zeka İçin Ne Tür Yetenekler Gereklidir?

Özbilinç:

Bazen duygularımızın tamamen farkında olamayabiliriz. Biz her ne kadar farkında olduğumuzu düşünsek de bu duygular üzerinde dikkatlice düşündüğümüzde kendimize itiraf edemediğimiz, fark edemediğimiz ya da bastırmaya çalıştığımız bazı gerçekleri fark edebiliriz. İç dünyamızı daha iyi tanımamıza özbilinç adı verilir. Bu özelliğimiz duygusal zekamızın en önemli yapı taşlardan biridir.

Duyguları Kontrol Edebilme:

Duygularımızı idare edebilmeyi, her ne kadar zor olsa da, zamanla öğrenmemiz gerekir. Kaygı ile baş edebilmek, karamsarlıklarımızdan sıyrılabilmek, daha az alıngan olmak veya başımıza gelen kötü olayları daha kolay atlatabilmek çok önemlidir. Tabi ki acıdan tamamen kaçmak mümkün olmayabilir. Acısız bir yaşam da mümkün olmayabilir. Fakat bu acının ya da kötü duyguların kontrolden çıkmaması gereklidir.

Kendimizi Harekete Geçirme:

Bazen duygularımız bizi tamamen esir alabilir ve günlük yaşantımızı ciddi derecede etkileyebilir. Bu duyguların bizi hedeflerimize giden yoldan çevirmemesine, düşünmemize, planlar yapmamıza ve onları uygulamamıza engel olmasına izin vermememiz duygusal zekanın en önemli taraflarından biri olarak kabul edilir.

Başkalarının Duyularını Anlayabilme:

İyi bir insan olabilmenin belki de en öncelikli gereksinimi empatidir. Kendi duygularımızı önemsediğimiz kadar başkalarının da duygularını önemsemeliyiz. Başkalarını anlamak için çaba sarf etmeliyiz. Çevremizdeki insanların beden dilinden, konuşma tarzlarından, kullandıkları sözlerden bir anlam çıkarmayı ve bunu çözümlemeyi öğrenmeliyiz. Başkalarının duygularını anlamak, kendimizin duygularını anlamak kadar önem arz etmektedir.

Sosyal Beceri:

Biz insanlar sosyal canlılarız ve hayatımız boyunca diğer insanlarla etkileşim içinde olmaya ihtiyaç duyarız. Sosyal becerilerimiz diğer insanlarla olan iletişimimizin, etkileşimimizin ne kadar sağlıklı olduğunu bize gösterir. Sosyal becerilerimizi sağlıklı oluşu, duygusal zekamızın da sağlıklı olması ile doğrudan ilişkilidir.

 

Duygusal Zekanızın Ne Kadar Gelişmiş Olduğunu Öğrenmek İster Misiniz?

Duygusal zekayı belirlemek için henüz kesin bir test sistemi bulunmamaktadır. Ancak aşağıda sizlere sunacağım bazı belirtiler, duygusal zekanın gelişmişliğine karar vermekte uzmanların da hemfikir olduğu belirtilerdir.

  1. Özgüven ve benliğini kabul etme
  2. Bireyin, kendi güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olması
  3. Hatalara takılı kalmama, onları atlatabilme
  4. Değişimlere açık olma
  5. Çevredeki bireylerin duygularını önemseme, onlara hassasiyet gösterme
  6. Kendi ve çevresindeki bireylere yönelik güçlü merak duygusu
  7. Çevresindeki bireylerin ne hissettiğini tanımlayabilme ve betimleyebilme yetisi
  8. Zorlu durumlarda duyguları kontrol altına alabilme, onları yönetebilme
  9. Kendi hatalarının sorumluluğunu üstlenebilme
  10. Empati yeteneği, başkaları adına da endişelenebilme

 

Duygusal Zeka Neden Önemlidir?

  • Duygusal zekaya sahip bireyler, duygularının etkisi altında kalarak ani tepkiler vermemeyi öğrenmişlerdir. Bir olaya karşı tepki vermeden önce duygularını kontrol etmeyi denerler, karşısındaki bireyi anlamaya çalışırlar ve verecekleri tepkinin sonuçlarını ölçüp biçerler.
  • Başkalarının duygularına önem veren insanlar, ben merkezci bir hayattan uzak, daha az bencil bir hayat yaşarlar.
  • Duygusal zekası güçlü olan kişiler, sadece çevresini değil kendini duygularını da tanırlar. Öz farkındalık, kişinin daha sağlıklı bir yaşam sürmesine, kendini daha iyi koruyabilmesine ve kendini daha iyi gösterebilmesine olanak verir.
  • Başkalarının nasıl hissettiklerini daha iyi anlayabilen insanlar, sosyal olarak daha beceriklidir. İnsan ilişkileri kuvvetlidir ve başkaları tarafından bu konuda değer görürler. Başkalarının yerine kendini koyabilmeleri ve buna göre hareket edebilmeleri onları daha ahlaklı ve merhametli bir insan haline getirir.
  • Duygusal zekamız, sadece başkalarına değil kendimize de yardım etmeyi öğretir. Daha öz güvenli, daha motive bir hayatın kapılarını bize açar.
  • Duygusal zeka, ön yargıları kırar, farklılıklara kucak açar ve onları kabul etmeyi sağlar. İnsanların daha hoşgörülü ve saygılı bir dünyada yaşamasına olanak verir.

 

Kısacası daha fazla dinleyerek, düşünerek, anlamaya çalışarak hayatımızı daha yaşanılabilir ve güzel bir hale getirmek bizim elimizde. Her ne kadar duygusal zekanın doğuştan geldiğine inanan bir kesim olsa da biz, duygusal zekanın çabalayarak da gelişebileceğine inanan çoğunluk taraftanız. Duygularımızı bastırmak, görmezden gelmek yerine anlamak için çaba gösterdiğimiz güzel günler dileğiyle…