Staj kovalama dönemi bitti, bugünlerde işler daha ciddi: stajın ta kendisi. Muhtemelen onlarca yere başvurup en sonunda yalnızca birinden ya da birkaçından son adımda olumlu dönüş aldığını biliyoruz. İşte bu bin bir zahmetle kabul edildiğin staj fırsatını yalnızca CV’nin kalabalık görünmesi için bir araç olarak değil; gelecekte işe yarayacak bilgiler edinip sektöre hazırlanılan, kişinin kendini daha iyi tanımasına yardımcı olan bir tecrübe olarak geçirmekte büyük fayda var. Zira staj, kulüp etkinliklerinden ve sertifika alınan organizasyonlardan daha gerçektir. Daha hayatın içinde ve ilerisi için, işin doğrusu, daha önemli. Pek çok şirketin işe alımlar için en dikkat ettiği CV bölümü tecrübedir. Tecrübe denince de elbette akla en başta yapılan stajlar gelir. Stajlar, iş hayatının acısıyla tatlısıyla tecrübe edildiği, günümüzün şirket yapısının tüm çıplaklığıyla analiz edilebileceği özel aktivitelerdir. Yani işin kısası, stajınız ne kadar güçlü olursa CV’niz de o kadar etkileyici ve ilgi çekici olur. Hele de kişi bu stajları doğru geçirip kendisine bir şeyler kattıysa, iş arayacağı yarınlar için daha hazır, daha güçlü ve daha iddialı bir halde gelir. Şimdi, bir stajın nasıl daha verimli geçirilebileceğine dair biraz konuşalım.

Çekici çalışma ortamı seç.

Staj esnasında yapılması gerekenlere geçmeden önce, ilk adımı konuşmak önemli. Dışarıdan baktığında sana en çekici gelen şirketleri sırala ve öncelikle bunlara başvur. Bir çırpıda onlarca yere başvurmak yerine öncelikleri olsun. Evet, kimi yerlere kabul almak çok zor, farkındayız. Fakat çalıştığın yer sana ne kadar çekici gelirse kendini o kadar iyi hisseder, böylece de iş yerinde kendini verebildiğin en yüksek seviyeleri elde edersin. Bu nedenle, öncelikli olarak isminin yanında görmek istediğin şirketlere başvurun. Zira sonraki adımları kolaylaştıracak ve dolayısıyla stajın verimini artıracak en önemli faktör belki de kendini çalıştığın yerde ne kadar iyi hissettiğin.


İnsanlarla tanış. İletişimi sağlıklı kur.

İş yerindeki, senin departmanında olsun olmasın, diğer çalışanları da tanımakta fayda var. Zira kabul edildiğin şirkette çalışan insanlar aşağı yukarı seninle benzer geçmişe ve benzer zevklere sahip insanlar. Herkesin adını bilmesen dahi sabahları insanlara gülümsemek, onlara günaydın demek hem seni hem de karşındakini rahatlatacak ve mutlu edecektir. Ayrıca bu küçük etkileşimler, bilinçli veya bilinçsiz olarak, senin ofise aidiyetini artıracak ve kendini daha rahat ve mutlu hissetmene neden olacaktır.

Yalnızca iş hayatında değil, sosyal hayatta da genel kaliteyi etkileyen en önemli faktör iletişim. Açık olmalı, fikirleri ve hisleri diğerlerinin de rahatlıkla anlayabileceği şekilde karşıya aktarmalısın. Çünkü sen her ne kadar hızlı düşünüyor ve fikirlerini inşa ediyor olursan olun, her insanın farklı bir düşünce ve analiz tarzı var. Bu nedenle sıkılmadan doğru kanal aranmalı, orta noktada buluşulmalı. Bunu sağlamak için ise kişinin kendini tanıyıp fikir aktarımı esnasında hangi noktalara vurgu yapması gerektiğini analiz etmesi gerekiyor.


Network kur.

İletişimini güçlendirdikçe yeni insanlarla tanışacak ve paylaşımlar yapacaksın. Bu insanlar, ileride belki de senin için kritik noktalarda olacak ve sana bilgi paylaşımı sağlayacak. Benzer şeyler elbette senin için de geçerli. Sektörde ne kadar çok kişiyi tanırsan, o kadar geniş bir bilgi ağın olur ve bunun faydalarını mutlaka görürsün. Bu nedenle tanıştığın insanlarla karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde ilişkini ilerletmenin faydaları olacaktır.


Sorumluluktan kaçma. İnisiyatif al.

Sana verilen işler basit, kapasitenizi zorlamayan ve sana bir şey katmayan angaryalar olarak görebilirsin. Fakat bunu değiştirecek olan yine sensin. Daha fazla iste, bahsi geçen ve zor görünen bir iş varsa atla. En kötü ihtimalle yeni bir uygulama öğrenmek zorunda kalırsın, değil mi? Yapacağın hiçbir hata şirketi batırmaz, korkmayın. Fakat elbette bir görevde inisiyatif almadan önce iyi düşün, ardından harekete geç. Bir süre sonra kendi kendine hareket edebiliyor olman hem kendini iyi hissetmeni sağlayacak hem de üstlerinin aklına kazınacak.


Soru sor.

Soru sormadan hiçbir şey öğrenilmez. Öğrenilse bile yüzde yüz olmaz. Yeni bir görev ya da uygulama için önce sorular sorarak tabanı sağlamlaştır, ardından tecrübe edine edine zaten bilgi birikimini en tepeye çıkartacaksın. Zira en iyi öğretmen elbette tecrübedir, fakat bu tecrübeyi sağlıklı edinmek için önce sorularla ortam hazırlamalısın. Fakat soru sorma hususunda sınırına karar verecek olan sensin, zira insanları bunaltıp “sıkıcı”, hatta ve hatta “özgüvensiz” imajı çizmeyi hiçbirimiz istemeyiz.


Plan yap ve notlar al.

Planlı çalışmak işini kolaylaştırır ve elini güçlendirir. Hangi gün ne yapacağını mutlaka belirlemeli ve takip etmelisin. Her sabah kafanda bir plan olmalı ve gününü buna uygun kullanmalısın. Bu hem yoğun olacağın dönemlerde iş yükünü azaltır, hem de yoğun olmayan günlerini bomboş geçip canını sıkmasını engeller.

Ayrıca, herhangi bir plana dair kafanda bir şey varsa onun kaçmamasını garantilemek gerek. Bu ayrıntı, belki de yapman gerekenlerle ilgilenirken senin için kritik öneme sahip olacak. Bu nedenle bir not uygulaması ya da not defteri kullanmalısın. Böylece görevlerini daha iyi yerine getirecek, farklı zamanlarda aklına gelen doğru fikirleri iş hayatına eksiksiz entegre edebileceksin.


Gözlemle.

Ofiste bulunduğun süre boyunca pek çok farklı departmandan insanla birlikte olacaksın. Bu departmanların özel olarak neler yaptığını ve diğer departmanlarla nasıl bir koordinasyon içerisinde bulunduklarını gözlemlemek, bir şirketin nasıl işlediğini anlamak için etkili bir harita görevi görebilir. Bu nedenle görev paylaşımını izlemek, departmanlar özelinde ve şirket genelindeki ayrıntılara dikkat etmenin büyük getirisi olacağının farkında olmak ve buna göre hareket etmek gerek.