Yeterli, dengeli ve sağlıklı tüketim isteği insanları farklı beslenme rejimlerine ve konseptlerine yöneltti. Bazı beslenme tarzlarını hiç duymasak da bugün bahsedeceğimiz konu popülerliğini oldukça koruyor. Son yıllarda sık karşılaşılan vegan ve vejetaryen yaşam felsefesi hakkında neler biliyoruz? Hepinizin aklında bazı fikirler canlansa da soru işaretleriniz olduğunu biliyorum. Bu iki akımın detaylarına inmeden önce gelin birlikte tarihteki yerine bakalım!
Tarihte Veganlık ve Vejetaryenlik!
Biz bu akımlara yeni aşina olmaya başlasak da aslında tarihleri geçmişe dayanıyor. ‘Vegan’ kelimesi 1944 yılında Donalt Watson tarafından kullanılmaya başlandı. ‘Vegetarian’ kelimesinden türetilen bu adlandırma çeşitli yorumlara öncülük etti. 1840’lı yıllara dayanan ‘vejetaryen’ kelimesinin ise tarihte adı çok daha eski yıllarda geçiyor. Latince de ‘sağlam ve canlı’ anlamına gelen bu kelime, antik Yunan filozoflarının da takipçisi olduğu bir konuydu. Aynı zamanda bu yaşam tarzı Hinduizm ve Budizm gibi dinlerde yüzyıllar öncesinde dahi yerini alıyordu. Yapılan çeşitli araştırmalar bu iki akımın aslında binlerce yıl önce ortaya çıktığına dair kanıtlar sunuyor. Çağları aşan bu beslenme tarzlarının sağlık açısından etkileri nelerdir? Bu akıma uyum sağlamak isteyen bireyler nelere dikkat etmelidir? Şimdi gelin bu soruların cevaplarına bakalım!
Vejetaryen Beslenme:
Vejetaryenlik hayvansal kaynaklı olan et, balık ve kümes hayvanları gibi besinleri tüketmemeye dayanan bir beslenme şeklidir. Bu diyetler sağlık, hayvanları koruma ve ekonomi gibi çeşitli sebeplerden dolayı ortaya çıkmıştır. Bitkisel kaynaklı besinleri tüketmeyi benimseyen bu akım kendi içerisinde çeşitli dallara ayrılmaktadır. Örneğin; Lacto Vejetaryenlik et ürünlerinin yanı sıra yumurta tüketmeyi de reddeden bir diyettir. Bir diğeri olan Ovo Vejetaryenlik ise süt ve süt ürünlerini tüketmeyi reddeder. Su vejetaryenlik olarak bilinen Pesketaryenlik sadece balık tüketimini içerir. Kısaca özetlediğimiz vejetaryenliğin sağlık açısından etkileri nelerdir? Gelin birlikte inceleyelim.
Sağlık açısından etkileri:
Vejetaryen beslenme şeklini benimsemiş insanlarda bitkilerden dolayı yüksek oranda antioksidan bulunur. Biliyorsunuz ki antioksidanlar vücudu kansere ve hastalıklara karşı koruyan önemli bir etkendir. Bununla birlikte pişmiş et tüketilmemesinden kaynaklı kanserojenlerden korunma da sağlanmış olur. Ayrıca antioksidanlar stresle başa çıkılmasında oldukça önemlidir. Bol lifli beslenme tarzı diyabet, tansiyon, kolesterol ve kalp hastalıklarından korur. Bağırsak sağlığını olumlu etkiler. Obezite riskini düşüren vejetaryen beslenme biçimi sağlıklı kilo verilmesini de sağlar.
İnsan sağlığı açısından zararları ise eksik alınan protein, demir, çinko, B12 vitamini ve D vitamini gibi besin ögelerinden kaynaklanıyor. Canlılar için gerekli olan proteinin önemini ve eksikliğinde neler olabileceğini zaten biliyoruz. Protein eksikliğinin yorgunluk, ödem, geç iyileşme, saç dökülmesi ve kemik hassasiyeti gibi sonuçları olabiliyor. Diğer açıdan yeterli alınmayan demir mineralinden kaynaklı kansızlıklar ortaya çıkabiliyor. B12 vitamin eksikliğine bağlı olarak kalp çarpıntısı, cilt kuruluğu, unutkanlık ve güçsüzlük gibi önemli belirtiler doğabiliyor. Vejetaryen alt kategorilerine bağlı olarak tüketilmeyen süt, kemik sağlığını olumsuz etkiliyor. Beyin gelişimi ve merkezi sinir sistemi sağlığı için gerekli olan Omega-3’ü de pas geçmemek ve dikkat etmek gerekiyor. Ancak unutmayalım ki hayatımızın her alanında bilinçli bir tüketici olmak çok önemlidir. Hayvansal gıdalardan alınamayan bazı besin ögelerinin takviye edici gıdalar ve bitkisel ürünlerde bulunduğunu söyleyelim ve yeni konumuza geçelim.
Vejertaryen tarifler için tıklayın!
Vegan Beslenme:
Genel olarak vegan beslenme tarzı vejetaryen tarzdan bazı farklar içerir. Veganlar hayvansal hiçbir ürünü diyetlerine dahil etmezler. Örneğin; tereyağı, yumurta, süt ve bal gibi hayvansal kaynaklı gıdaları tüketmezler. Aynı zamanda hayvanlardan elde edilen deri ayakkabı ve kürk gibi eşyaları da kullanmayı tercih etmiyorlar. Deney aşamasında test amaçlı hayvan kullanılan makyaj ve kozmetik ürünlerini de reddediyorlar. Hayvanların yaşam alanlarının kısıtlandığı ve gösterime sunulduğu hiçbir oluşumu da desteklemiyorlar. Anlayacağımız üzere veganlık sadece bir beslenme tarzı değil aynı zamanda yaşam biçimidir. Vejetaryenlikte olduğu gibi veganlık alt dallara sahip değildir ve tek başlık altında toplanır. Bu akım da aynı şekilde bazı temel amaç ve ilkeler doğrultusunda ilerlemiştir. Hayvanlara zarar verilmesinin önüne geçilmesi ve bazı etnik- felsefik nedenlerden dolayı ortaya çıkmıştır. Ayrıca sağlığa bağlı nedenlerden ötürü de bu yaşam stili benimsenmiştir. Çevre dostu olarak tanımlayabileceğimiz veganlığın sağlık açısından etkileri nelerdir? Biraz da bu konu üzerinde duralım.
Sağlık açısından etkileri:
Faydaları olarak değerlendirdiğimizde yüksek oranda vejetaryen beslenme biçimine benzer. Diyabet yakalanma olasılığının daha az olduğunu kanıtlayan çalışmalar mevcuttur. Aynı zamanda kalp hastalığı riskinin %25 düşük olduğu da yapılan araştırmalarla gösterilmiştir. Düzenli bakliyat tüketildiği için kolorektal kanser riski %9-18 seviyesinde azalmaktadır. Ayrıca biliyorsunuz ki veganlar diyetlerine soyayı çok fazla dahil ederler. Ve bu da meme kanserine karşı koruma sağlayabilir.
Vejetaryen diyette tüketilen süt ve yumurta gibi besinlerin tüketilmemesi daha fazla eksikliğe yol açabilir. Örneğin Oxford Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre veganlarda kemik kırılması %40 daha fazladır. Hayvansal kaynaklı elde edilen proteinlerin bitkisel kaynaklı olanlardan daha yararlı olduğu düşünülmektedir. B12 açısından yetersiz beslenen veganların yapay yollarla bu dengeyi sağlaması gerekir. Yumurtadan alınan kolin ihtiyacımızın %25’ini karşılar. Vegan beslenmede kolin eksikliği hafıza ve zeka üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Özellikle de gelişme çağında olan çocuklar için bu eksikliklerin olmaması önemsenmelidir. Gebelerde de vegan beslenme tipi dikkatli takip edilmelidir.
Evet sevgili okurlar, genel olarak vegan ve vejetaryen beslenme biçimleri hakkında bahsettik. Son olarak şunu söylemek istiyorum ki: bilinçli tüketici olmak çok önemlidir. Hayvansal gıdalardan alınamayan besin, mineral ve vitaminlerin mutlaka bitkisel kaynaklar ile tamamlanması gerekir. Günümüzde üreticiler özellikle veganlar için ayrıcalık tanımaktadır. Dolayısıyla vegan ürünleri bulmak artık eskisi kadar zor olmayacaktır.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere Microfon Blog sayfamıza göz atmayı unutmayın. Sağlıkla kalın!