Herkese merhaba, Microfon’un sevgili okurları!

“Müzik hayatınızın neresinde?” sorusuyla başlayalım.

Müzik hayatınızın neresinde? Sabahınızda mı, gecenizde mi? Uykuya dalarken mi, uzun yolculuğunuzda mı? Dilinizde mi, kulağınızda mı? Yoksa artık bir bütün müsünüz onunla?

 

Hayatımızın her anında müziğe yer veriyoruz, kimimiz bağımlı gibiyiz hatta. Müziği bu kadar vazgeçilmez kılan nedir? Duygularımızdan, düşüncelerimizden kaçış bileti mi yoksa bize iyi hissettiriyor olması mı? Bizi bu derece etkisi altına almış olan bu olgunun bizdeki etkilerine bakalım biraz…

Kitap okumak, zekâ oyunu oynamak, spor yapmak, yediklerimiz, içtiklerimiz derken beynimizi geliştiren birçok faktör sayabiliriz. Müzik aleti çalmanın da beynimizi etkilediğini biliyor muydunuz?

Bir dönem sağ elimizi karnımızın üstünde, saat yönünün tersine döndürürken aynı anda sol elimizle de başımıza belli periyotlarla vurmaya çalışırdık. İkisini aynı anda yapabilenler için “Vaay, nasıl yaptı?” diye bakardık. Aynı anda birden fazla şey yapabilmek beynimizi çok yönlü çalıştırabilmemize işaret eder. Müzik aleti çalabilen kişiler için de bu böyledir.

 

Entrüman Çalmanın Beynimize Etkileri

Beynimiz, birçok bölümden oluşan kompleks bir organımızdır. Bütün hayati fonksiyonlarımızın ona bağlı olması ve vücudumuzu yönetiyor olması onu oldukça önemli kılıyor.  Beynimizin içinde hipokampusta gri bir madde bulunur. Bu madde beynin kas dokusunun kontrolü ile ilgili bölgelerini ve görme, duyma, hafıza, duygular, konuşma, karar verme ve kendi kendini kontrol etme gibi bilişsel yetenekler ile duygusal algıları içeriyor. Müzik aleti çalan insanları düşünelim şimdi, örneğin piyano: İki elimizi de kullanmamız, bir yandan notaları takip etmemiz, bir yandan pedallara basmamız, kulağımızla ritmi dinlememiz gerekiyor. Bunun sonucunda da güzel bir dinleti çıkıyor ortaya. Ama bu olanlar sadece bizlerin gördüğü ile sınırlı değil.

müzikHer bir uzvumuzun, kaslarımızın, organlarımızın kontrolü beynimizde gerçekleşmekte ve beyin bütün bunları aynı anda yapıyor. Bunu evin düzeninden sorumlu bir kişi için düşünürsek aynı anda yemek yapmalı, bir yandan toplu tutmalı gibi. Sandığımızdan hatta gördüğümüzden daha karmaşık bir döngü. Araştırmalara göre de müzik aleti çalabilen insanların beyinlerinde gri maddenin daha çok olduğuna rastlanmıştır.

 

FMRI (Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme) ve PET (Pozitron Emisyon Tomografi) tarama aletleri sinirbilimciler tarafından beynimizin daha iyi görüntülenebilmesi için geliştirilmiştir. Bu aletler sayesinde insanların yaptığı etkinliğin beynimizdeki karşılıkları izlenebilmektedir. Örneğin müzik dinleyen bir insan üzerinde denendiğinde beynindeki birçok yerin aynı anda parladığına şahit olmuşlardır. Fakat müzik aleti çalanlarda bu durumun çok daha ilginç olduğunu da gözlemlemişlerdir. Aynı şekilde beyinlerindeki birçok yerin aynı anda parladığını, birbirinden farklı olan bilgileri çok hızlı bir şekilde eşlediğini görmüşlerdir. Müzik aleti çalan insanlarda sağ ve sol lobun arasındaki köprünün daha güçlü olduğu görülmüştür. Buna bağlı olarak da iki lob arasındaki iletim daha hızlı olmaktadır.

 

Peki sadece müzik aleti çalanlarda mı?

Örneğin resim yapabilen insanlar için bunlardan bahsedebilir miyiz? Resim yapmayı düşünelim. Öncelik yaratıcılık ister. Hayal gücünüz oldukça geniş olmalı ve resmi önce zihninizde çizmeniz gerekir, ardından da fiziksel bir yetenek. Elbette ki arka planında beyin yine tüm gücüyle çalışmakta fakat bir müzik aletiyle eş değer olmayacaktır.

 

Sen! Müziksever… Konservatuvar hakkındaki bu yazımızı mutlaka okumalısın!