Hilal biraz seni tanıyalım kariyer yolculuğundan biraz bahsedebilir misin? Fizik okuyup, sivil alana geçip şimdi de Kavlak Avukatlık Bürosu’nda  girişimcilik ve hukuk teknolojileri alanında çalışmalar yürüten KONG Programlar Yöneticisi olarak çalışıyorsun bu süreç nasıl oldu, neleri önceliklendirerek çalışacağın alanları belirledin?

Evet benim rotam biraz farklı oldu diyebiliriz. Üniversiteyi ODTÜ’de okudum. Fizik çok bilinçli bir tercih değildi. Puanımın tuttuğu bir bölüm olduğu için seçtim diyebilirim. Benim en büyük şansım üniversitede gönüllülük yapmaya başlamam oldu aslında. 5 farklı kurumda ve alanda çalışsam da temelde hep takip ettiğim ve içimde canlı olan motivasyon aynıydı; sosyal fayda yaratmak, topluluklarla çalışmak, birlikte geliştirmek ve denenmemiş olanı denemek. Üniversiteden mezun olana kadar gerek ODTÜ Teknopark yönetim ofisinde gerek ATOM (Animasyon Teknolojileri ve Oyun Geliştirme Merkezi’nde) ve çeşitli start-uplarda staj yaparak farklı yapıları, alanları, ekipleri tanıma fırsatı buldum. Daha sonra çeşitli sivil toplum kuruluşlarında, sosyal girişimlerde ve özel sektörün kurumsal sosyal sorumluluk projelerini yürüten departmanlarda girişimcilik ve sosyal sorumluluk alanlarında kariyer yolculuğumda ilerledim. (Türk Kültür Vakfı, Binyaprak, Vodafone, Habitat Derneği). En son Habitat Derneği’nde Global Girişimcilik Network’unun Türkiye yapılanmasının kurulmasında ülke direktörü olarak görev aldıktan sonra hem Türkiye’de hem dünyada girişimcilik ekosistemini daha geniş ölçekte ve farklı alanlarda değerlendirebilme fırsatım oldu. Tam o süreçte aslında şu an çalışmakta olduğum Kavlak Avukatlık Bürosu Kurucu Ortağı Fırat Bey ile tanıştım. Fırat Bey’in bugüne kadar hukuk öğrencileri ve hukuk teknolojilerinin geliştirilmesi için hayata geçirmiş olduğu projeleri dinlediğimde çok heyecanlandım. Bu vizyonla ve bu ekiple biraz önce bahsettiğim denenmeyeni denemeye yönelik birçok proje geliştirme fikri beni çok motive etti.  Start-up ve teknoloji hukukunun girişimciler ve girişimcilik ekosisteminin güçlenmesi için oldukça kritik bir öneme sahip olması, aynı zamanda dünyada çok başarılı örneklerin bulunduğu legaltech girişimlerinin ülkemizde yeni yeni hayata geçiyor olması ve çok değerli fırsatları barındırıyor olması beni KONG’a getiren sebepler arasında diyebilirim.

Üniversitede uzun süre gönüllülük yaptığından bahsettin, o zaman yaptığın gönüllülük çalışmaları katıldığın projelerin bugün kariyerine ve hayatına nasıl katkı sağladığından bahsedebilir misin?

Bugün profesyonel hayatımın 9. yılındayım ve şunu net bir şekilde söyleyebilirim işe geldiğim her gün ve hatta hayatımın her alanında gönüllüyken ön plana çıkarmaktan, parlatmaktan keyif aldığım değerlerimin, geliştirmekten heyecan duyduğum yetkinliklerim ışığında ilerliyorum. Gönüllüyken nasıl topluluklarla iş birliği geliştirerek, fayda yaratmak için kafa yorarak ilerlediysem bugün de bu şekilde hayatımı şekillendirmeye gayret ediyorum. Bu nasıl bir katkı sağlıyor diye baktığınızda insan aslında gönüllülük yaparken kendini tanıma fırsatı buluyor, hangi alanlarda, hangi kültürlerde nasıl proje ve programlarda çalışmaktan keyif aldığını veya tam tersi neyin kendisini hiç mutlu etmediğini fark ediyor. Ben bu farkındalığın güçlenmesinin değerine çok inanıyorum. Ne yapmak ne olmak istediğimize karar verme cesaretimizle dünyayı dönüştürebilme gücümüzün orantılı olduğuna inanıyorum.

Üniversite öğrencilerine ne tavsiye edersin?

Bir önceki soruda bahsettiğim gibi kendilerini tanımaları için mezun olmadan önce ilgilerini çeken öğrenci klüplerinde, derneklerde, girişimlerde veya özel sektörde deneyim kazanmalarını tavsiye edebilirim. Bu tarz yapılarda insiyatif almak daha kolay ve rahat olabiliyor. Aynı zamanda bu çalışmalar kapsamında birlikte gönüllülük yaptığım arkadaşlarım hala hayatımın merkezinde. Sadece arkadaşlarım değil üniversitede gönüllülük yaparken tanıştığım birçok insanla da iş hayatımda hala bağlantıdayım. Çeşitli etkinliklerde, programlarda tanıştığım insanlarla kariyerimin çeşitli zamanlarında tekrar bir araya gelme fırsatımız, iş birlikleri ve projeler geliştirme fırsatımız oldu. Bence bu tesadüfi tanışıklıklar ve uzun süren ilişkiler yaptığımız işleri çok daha anlamlı hale getiriyor. O sebeple yer aldığımız projelerde ve programlarda masaya hep “birlikte ne üretebiliriz” sorusunu yatırmakta fayda olduğunu düşünüyorum.

Dijital Dönüşüm KONG

Biraz da bugün yaptığın işten bahsedelim. İlk soruda da biraz konuştuk ama bize KONG’dan bahsedebilir misin, nedir bu KONG?

KONG (Kavlak of Next Generation) aslında 4 senelik bir yolculuğun sonunda yürütmüş olduğumuz programlar topladığımız çatı yapı. Altında 3 alt program var. Bunlar; KONG Learning, KONG Tech ve KONG Impact.  KONG Learning programı altında yer alan KONG Academy 2023’te 5 yaşına girecek yeni nesil eğitim programı. Bu eğitim programına hem hukuk hem diğer bölümlerden öğrenciler başvurarak 21. Yüzyıl yetkinliklerini geliştirme fırsatı buluyorlar.

Eğitim kapsamında 4 modülümüz var. Bu modüller etki odaklı liderlik, girişimcilik, dijital dönüşüm, iş etiği ve sürdürülebilirlik. Öğrenciler Türkiye’den, Amerika’dan, Almanya’dan ve Hollanda’dan özel sektör, iş dünyası ve sivil toplum örgütlerinden uzman profesyoneller tarafından düzenlenen çalıştay, panel, eğitim, hackathon ve vaka çalışmaları metotlarıyla online ve yüz yüze buluşmalara katılabiliyor. Bu sene aynı zamanda eğitim sonunda gerçekleştireceğimiz Legaltech Hackathonu ile de fikirlerini, ete kemiğe bürünmüş girişimlere dönüştürme fırsatı yakalayacaklar. KONG Tech Programı kapsamında Legaltech Hackatonları yer alırken KONG Impact Programı’mız kapsamında sosyal girişimcilerle iş birlikleri podcastlerimiz ve online ilham buluşmalarımız yer alıyor.

KONG yapısını oluştururken çıkış noktanız ve motivasyonunuz neydi?

Buradaki motivasyonumuz dijital dönüşümün üssel hızla etkilediği sosyal ve ekonomik hayata katkıda bulunmak, bu dönüşüme liderlik etmek, toplumu ve sistemleri daha iyi bir gelecek için hep birlikte dönüştürmek. Dijital dönüşümün yarattığı değişimi hem hukuk bacağından desteklemek, güçlendirmek, hem de girişimcilik ekosistemini Legaltech girişimleriyle güçlendirmek ve ülke olarak global ekosistemlerle bağlarımızı güçlendirmek, bilinirliğimizi artırmak istiyoruz.

KONG girişimcilik ekosistemine büyük katkı sağlayacak gibi duruyor, bugüne kadar yapmış olduğunuz iş birliklerinden ve gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misin?

Tam olarak motivasyonumuz bu aslında. Hızla güçlenen ekosistemin hukuk bacağı çok konuşulmadı bugüne kadar. Biz KONG olarak hem etki, hem teknoloji, hem de eğitimler kapsamında ekosistemi ve ilgili paydaşları bir araya getirmek ve bir sinerji yaratarak hali hazırda var olan potansiyelimizi girişimlere ön ayak ve destek olarak ortaya koymak istiyoruz. Bugüne kadar yer aldığımız networkler hem Türkiye’de hem de globalde çok aktif ve girişimcilere fayda sağlıyor. Bunlardan bazıları Endeavor, GEN Türkiye, Keiretsu, GYİAD ve Ashoka Türkiye, YETGEN.

Bu paylaştığım ağlarla hem iş birliği yapıyor hem de omuz omuza vererek girişimcilere destek oluyoruz. Örneğin bu sene Girişim Fabrikası “Teknoloji Girişimcileri için Yatırıma Hazırlık Programı” ile hızlı büyüme potansiyeline sahip teknoloji girişimcilerinin yatırım süreçlerini en verimli şekilde yönetme kapasitelerini geliştirmeyi hedeflediğimiz bir program tasarladık. Ashoka TR ile sosyal girişimcilere yönelik danışmanlık projeleri tasarlıyoruz. YETGEN ile hemen hemen yürüttüğümüz bütün projelerimizde kendi uzmanlık alanlarımızda birbirimize destek oluyoruz diyebilirim. GEN Türkiye ile uluslararası girişimcilik yarışması Entreprenurship World Cup yarışması Türkiye finalistlerini destekliyoruz. Kısacası ekosistemde uzmanlığımızla ilgili proje ve programlarda yer alıyoruz. Ortaklaşa iş yapabilecek kurumlarla temasa geçiyoruz. Yerel ve global ağlarla köprüler örüyoruz.

Dijital Dönüşüm KONG

Avukatlık” ve “Teknoloji” nedense yan yana pek kullanılmayan 2 önemli başlık. Kavlak Avukatlık Ofisi olarak başat konulardan biri olarak “teknoloji”yi seçtiğinizi biliyoruz. Buradan hareketle, teknoloji ve iletişim devriminin hukuk sistemini olumlu yönde etkilediğini düşünüyor musunuz? Gelecekte adalet sistemini nasıl hayal etmeliyiz? Daha adil, daha eşitlikçi mi yoksa distopik bir gelecek bizi mi bekliyor?

Evet bugüne kadar çok duymadık ama artık daha sık duyacağız. Sorumuz hukukla teknolojinin ilgisi ne olmaktan çıktı artık. Teknoloji parantezinde hayatı nasıl dönüştüreceğiz, nasıl kolaylaştıracağız sorusu gündemde şimdi. Teknolojiinin yapabildikleri bizi hangi alanlarda özgürleştirecek ve derinleşmemize alan tanıyacak. Gelecek adalet sisteminin bugünkünden en büyük farkının verim olabileceğini söyleyebilirim. Adalet konusunda yapay zeka çalışmaları hala devam ediyor, yüzde yüz verimli bir sistem henüz yok fakat şunu biliyoruz ki teknoloji ve insanın süreçlerde beraber aldığı sistemler sadece insan veya sadece teknolojinin yer aldığı sistemlerden çok daha adil. Distopya senaryolarının bizi beklediğini inanmıyorum açıkçası, insanın içindeki dönüşüm, umut ve adalet duygusu her zaman canlı bir şekilde yaşamaya devam edecek bu da yarattığımız teknolojilerle hayatımızda yer alacak.

 

Avukatlık” ve “Teknoloji” nedense yan yana pek kullanılmayan 2 önemli başlık.

Girişimcilik yolculuğuna çıkmak isteyen birinin hukuktan anlaması gerektiğini yaşanan hikayelerden çok iyi biliyoruz. Girişimciler fikirlerini ve yatırımlarını nasıl korumalı ? Girişimcilik ekosisteminde hukuk danışmanlığı hak ettiği ilgiyi ve önceliği görüyor mu? 

Girişimciler hukuki süreçlerin varlığından haberdar fakat çoğu zaman bu konuda kısa dönemlik ticari kaygılarla aksiyon almıyor ya da alamıyorlar. Bir girişimci, işletmesini neden bir dizi kural ve düzenlemeyle sınırlandırılmak ve bunun için masrafa girmek istesin ki?

Bu noktada iş modeli ve iş planı geliştirme süreçlerinde arge, üretim, pazarlama operasyonlarının temel parçalar olduğu kaçınılmaz ise hukukun da bu parçalardan biri ve hatta sistemin bel kemiği olduğunu söylemek hiç de yanlış olmayacaktır. İşletmeye multidisipliner bir yaklaşım, girişimcilerin uzun vadede işlerine fayda sağlayacak bilinçli kararlar vermelerini sağlayacaktır. Maalesef uygulamada kısa vadeli dengelere odaklanan girişimciler, hukuki süreçleri göz ardı ediyor ve herhangi bir danışmanlık almıyor.

Evet, girişimcilerin risk almayı sevdikleri sır değil, ancak uygun hukuki süreçler olmadan bir işletmeyi yönetmek felakete davetiye çıkarabilir. Bu noktada en başından itibaren gerekli hukuki destekleri almak ve mümkünse içeride bir hukuk ekibi oluşturmak girişimcilerin hem kısa ve özellikle de uzun vadede potansiyel yükümlülüklerini ve ortaya çıkabilecek muhtemel sorunları öngörmesini sağlayacaktır. Ticari anlamda yüksek potansiyele sahip işletmelerin, hukuk nosyonundan uzak bir iş modele sahip olması başarısızlıklara neden olduğuna sıklıkla şahit oluyoruz. Bunun önüne geçmek adına, gelişen girişim ekosistemi ile beraber, hukuki süreçlerde girişimcilerin ekonomik kaygılarını mümkün olduğunca minimize eden ödeme ve çalışma yöntemleri ortaya çıktı.

Hukuk, kurulacak şirket türüne karar vermekten, müşterilerle veya çalışanlarla yürütülecek sözleşme süreçlerine, çıkarılan ürünün pazarlamasına ve satışına kadar girişimin her noktasında karşımıza çıkıyor. Girişimcinin beklentileri ve girişimin potansiyeli ile uyumlu bir yasal strateji, girişimciler için en kritik değer fikri mülkiyetin korunmasına da yardımcı olur. İşletme, paradan ve zamandan tasarruf eder. İlerideki muhtemel uyuşmazlıklara hazırlık sağlar. Girişimin operasyonel süreçlerinde temas ettiği her kişi ve kurum nezdinde güven ve değer kazandırır.