Tarihin ilk anlarından itibaren biz insanlar, öğrenmeye ve öğrendiklerimizi başkaları ile paylaşmaya karşı olan heyecanımızı hiç kaybetmedik. Duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, ihtiyaçlarımızı karşılamak, toplumsal düzeni korumak için, iletişimi hayatımızın tam merkezinde tuttuk. Peki ya hayatımızın olmazsa olmazı olan iletişimde bazı aksaklıklar yaşarsak? Konuşma bozukluklarından biri olan kekemelik bu duruma bir örnektir. Microfon Blog olarak, kekemeliği detaylıca araştırdık ve sizlere sunmaya hazırız.

Kekemelik, kişinin özgüvenine, kendine olan saygısına ve insanlarla arasındaki iletişime büyük zararlar veren bir konuşma bozukluğudur. Her bireyde farklılık göstermesine rağmen yaşadıkları sorunlar çoğunlukla ortaktır. Yaşanılan bu sorunların başında ise toplumsal bilinçsizlik gelir.

Ne yazık ki toplumun büyük bir bölümü bu konuşma bozukluğu hakkında yeteri kadar bilgiye ve anlayışa sahip değil. İletişimin her şey demek olduğu dünyamızda, toplum, kekemeliği olan bireyleri bilerek ya da bilmeyerek dışlamakta, susturmakta ve dinlememektir.

Microfon Blog olarak, kekemelik hakkında sıkça sorulan soruları ve doğru bilinen yanlışları sizler için derledik. Unutmayın ki kekeleyen bireyler, kekemeliklerini kabul etmek ve kabul ettirebilmek için kekelemeyen diğer insanlara da ihtiyaç duyar. Hep beraber, hayatımızda kekemeliğe de bir yer açabiliriz!

Öyleyse yazımıza geçelim!

Kekemelik Nedir?

Konuşma bozukluklarından biri olan kekemelik, toplumun %1’lik kısmını kaplar. Kekeleyen bireyler sanılanın aksine ne söylemek istediklerini ve nasıl söyleyeceklerini bilirler. Fakat buna rağmen istem dışı ses, hece, kelime tekrarı, seslerin uzatılması veya bloklar gibi konuşmanın akıcılığını ve ritmini engelleyen ciddi problemler yaşarlar. Sesler arasında geçiş yapmakta zorlanırlar. İleriki dönemlerde konuşmadaki bozuklukların yanında, konuşma esnasındaki zorluğa bağlı olarak mimik ve vücut hareketlerinde gerginlikler de meydana gelebilir.

Kekemeliğin İstatistikleri

  • Genellikle 2 ila 5 yaşları arasında başlar. Fakat bu dönemde kekemelik çoğunlukla gelişimseldir ve zamanla kendiliğinden geçer. Fakat bazen kalıcıdır ve yetişkinlikte de devam edebilir.
  • Dünya üzerinde 7.5 milyon kekemeliği olan birey olduğu düşünülüyor. Bu da yetişkin bireylerin %1’inin kekelediği anlamına gelir. Buradan yola çıkarak Türkiye’de 800.000 yetişkinin kekelediğini varsayabiliriz.
  • Erkek çocuklarında kız çocuklarından daha sık görülür.
  • Kekeleyen kız çocuklarında kendiliğinden geçme durumu daha yaygındır.

Psikolojik ya da Kalıtımsal Mıdır? Neden Ortaya Çıkar?

Yaygın olan bilginin aksine, psikolojik değildir. Daha sinirli, özgüvensiz, korkak ya da daha düşük zekaya sahip olmak kekelemeye sebep olmaz. Fakat psikolojik etmenler, halihazırda kekemeliği olan bireylerin kekemeliğinin artmasına ya da azalmasına sebep olabilmektedir. İletişimde oluşan baskı, heyecan, gerginlik gibi durumlar şiddetini artırabilir.

Kekemeliğin kalıtımsal olduğuna dair önemli istatistikler vardır. Kekeleyen çocukların akrabalarında, kekeleyen başka bireyler üç kat daha fazla görülür, erkek çocuklarda daha sık rastlanılır veya tek yumurta ikizlerinin ikisinde birden kekemeliğin olması daha yaygındır gibi veriler, bize bu durumun kalıtımsal olduğuna dair önemli bilgiler verir.

Kekemeliğin neden ortaya çıktığı hala tam olarak bilinmemekle birlikte bu konuda yapılan çalışmalar devam etmektedir.

Nedenlerine gelecek olursak, öncelikle toplumda yanlış bilinenlere bir göz atalım.

  • Sinirli insanlarda ortaya çıkar.
  • Taklit ile ortaya çıkar.
  • Bir şeyden korktukları için ortaya çıkar.
  • Dilleri daha kısadır ya da yavaş dönüyordur.
  • Nazar değmiştir.
  • Ses telleri hasar görmüştür.
  • Çok zeki ya da daha az zeki oldukları için vs.

Yapılan çalışmalarda, kekemeliğin genetik faktörlerle bir ilişkisi olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda beynin konuşma bölümünde bazı farklılıklar da bulunmuştur. Dolayısıyla bu iki nokta üzerinde yoğunlaşılmakta ve çalışmalara devam edilmektedir.

Kekemelik Ortaya Çıktığında Ne Yapılmalıdır?

Çocuklarınızın kekelediğini gördüğünüzde hemen telaşa kapılmayın. Yukarıda da bahsettiğim gibi kekemelik, çoğu çocukta gelişimsel bir süreçtir ve konuşmaya yeni başlayan çocuklarda görülmesi çok doğaldır. Gelişimsel bir süreç olduğu için bir süre sonra kendiliğinden geçer ve kalıcı olmaz. Fakat eğer çocuğunuzun zorlandığını, konuşmaktan kaçındığını veya kekelediği kelimeleri başka kelimelerle değiştirdiğini, kelimeleri çıkaramayınca ellerini ve kafasını yaşadığı zorlanma nedeniyle hareket ettirmeye başladığını gözlemlerseniz, durumunun ilerlemeye başladığını söyleyebiliriz. Bu durumda bireyin mutlaka bir tedaviye ihtiyacı vardır.

Kekemeliği görmezden gelmek, çocukla bu konu hakkında konuşmamak ya da onu konuşurken düzeltmek doğru değildir. Siz görmezden gelseniz bile çocuğunuz konuşurken yaşadığı zorluğun tamamen bilincindedir ve konuşurken zorlandığının/takıldığının farkındadır. Çocuğunuzla bu konu hakkında konuşmalı, onun suçu olmadığını anlatmalı, duygusal olarak desteklemelisiniz. Ayrıca onu hiçbir şekilde düzeltmemeli ya da cümlelerini onun yerine tamamlamamalısınız. Çocuklarınızın “nasıl” söylediğine değil, “ne” söylediğine önem vermelisiniz.

Tedavi Süreci

Kekemeliğin kesin bir tedavisi yoktur. Ayrıca hiçbir uzman “nasıl” veya “ne zaman” geçeceğini de garantileyemez. Bu konularda kesin konuşan yerlerden uzak durulmalıdır. Örneğin 15 günde/10 günde kekemeliğe son gibi yerlerden uzak durulmalıdır. Ayrıca unutmamalısınız ki, kekemeliğin tedavisini yalnızca dil ve konuşma terapistleri yapabilir! Diğer kurum ve kuruluşlardan olabildiğince kaçının.

Kekemelik, her bireyde farklılık gösterir. Bu sebeple dil ve konuşma terapistlerince, kekeleyen birey ve ailesi ile yapılan konuşmalar neticesinde, kişiye özel bir tedavi oluşturulur.

Çocuklara ve yetişkin bireylere uygun çeşitli yöntemler mevcuttur.

Tedavi hakkında daha detaylı bilgiler için dil ve konuşma terapistleri ile iletişime geçebilir ve kendiniz/çocuğunuz için en uygun tedavi yöntemlerini belirleyebilirsiniz.

Microfon Blog olarak, birçok konuda yazılar yazmaya çalışıyor ve toplumu bilinçlendirme çalışmalarına önem veriyoruz. Umarım bu yazı, hayatınıza yeni bilgiler katmaya yardımcı olmamızı sağlar.