“Neden oyunculuk dersek , sanırım bir kapı var o kapıdan girince başka biri olabilmenin , onu anlamanın , dertlerini ve neşesini paylaşmanın bende yarattığı hisse başka meslek ile erişemediğim için derim.” Dünya Tiyatro Günü’ne özel genç oyuncu İdil Sivritepe ile röportaj yaptık! Hem onun tiyatro yolculuğundan bahsettik hem de Craft Tiyatro bünyesinde oynanan Yen oyunundan. İdil’in yaşadığı en değişik sahne deneyimi, hayalleri, gençlere önerileri ve daha fazlası röportajda sizleri bekliyor.

İdil Sivritepe kimdir? Neden oyunculuk?

Merhaba. Ben İdil. Hayatının çok uzun bir sürecini müzik ile geçirmiş, tutkusunu oyunculukta bulmuş biriyim. 9 eylül konservatuvarı Arp bölümünden mezun oldum.

Oyunculukla üniversitede tanıştım ve o zamandan bu zamana aldığım eğitimlerin ardı arkası kesilmeden buraya kadar geldik. Bu bitmeyen bir yolculuk sanırım. Sanatın her alanında her gün yeni bir keşiftesiniz. Müzik hala hayatımın büyük bir parçası ve beni en çok besleyen tarafım. Neden oyunculuk dersek , sanırım bir kapı var o kapıdan girince başka biri olabilmenin , onu anlamanın , dertlerini ve neşesini paylaşmanın bende yarattığı hisse başka meslek ile erişemediğim için derim.


Öğretim hayatında hiç burs aldın mı?

Evet! Arp üzerine çalıştığım yıllarda liseden sonra üniversite için başvurduğum okullardan burs aldım. En yüksek oran %70 idi. Amerika’da müzik üzerine harika bir okuldu. Ancak beni tüm öğrenciler anlayacaktır; geri kalan %30 ve sigortaları tamamlamam mümkün olmadı. O günden bu güne dilerim ki sanatçılara verilen burs meblağları artmıştır. Amerika’ya gidememek başlangıçta bir hayal kırıklığı olsa da beni bugün oyunculuğa çıkardı. Ve bugün mutluyum.


Sence tiyatro nedir ve neden değerli?

Bunu iki şekilde cevaplayabilirim. Birincisi kendim için olan anlamı. Ben yani İdil için şahane bir oyun alanı. Oyun alanı derken baya çocukları lunaparka bırakmak gibi bir şey kastediyorum. Özgür olduğum , anda kaldığım , yargılanmadığım bir alan. Her duyguyu diğerinden daha güzel kılmadığımız bir alan.

Bir de genel anlamı olarak ; değerlidir. Birçok insanın gerçekten aylar süren gecesi gündüzüdür. Seyircisinden oyuncusuna , asistanından yönetmenine , ışıkçısından dekorcusuna kadar tam bir heyecan fırtınasına ortak olmaktır. Bence  herkes için çok özel bir deneyim.


Dünya Tiyatro Günü hakkında ne düşüyorsun? Sence beklediği önemi görüyor mu ve gençlerin tiyatroya ilgisi nasıl?

Kutlamak için değil de anlamını kendimize hatırlatmak için yararlı buluyorum. Tiyatro aynı zamanda arz-talep işi ve tiyatro seyircisiyle yaşar. Seyirci bu gösterinin bir parçasıdır ve çok önemlidir. Mesela bugün Dünya Tiyatro günü. Bir tiyatro bileti alıp kendimize ayırdığımız vakti güzelleştirebiliriz. Bir oyuncunun gerçek hislerine , mimiklerine , anlatmak istediği derdine  yüz yüze tanık olmak size daha büyük duygular yaşatacak emin olun. Türkiye’de çok güzel bir alternatif tiyatro oluşumu var. Birçok özgün sahne açılıyor ve çoğu perdesiz olmaya başladı. Potansiyel çok büyük ama özellikle İstanbul’da. Seyirciler de oldukça ilgililer ve oturmuş bir tiyatro izleyicisi var. Oturmuş derken şunu kastediyorum. Oyun izlemek kendisi için çok ender bir aktivite olmayan yani izledikçe daha çok bilgilenen seyirciler var. Bu çok güzel. Ama tabi İstanbul dışında da bu kitlenin yaygınlaşmasını çok isterim. Devlet ve belediye tiyatroları oldukça etkin ama onun dışında oyun toplulukları sahnelerine seyirci bulma konusunda rahatlarsa çoğu şehirde yaygınlaşır.


 Peki tiyatronun geleceği nereye gidiyor?

Belli bir kesim var oldukça modernize edilmiş işler çıkıyor. Yani eski kült oyunları çok modern hale getirip , günümüze uyarlayan çok güzel işler çıkmaya başladı. Bu açıdan bence çok güzel. Yurtdışında oyun izleyen ve burada uygulayan harika yönetmenlerimiz var. Çok iyi genç yazarlar çıkmaya başladı. Onun dışında cesur yönetmenlerimiz de var. Yani hayatsal gerçekleri sansürlemeden sahneye koyma cesaretindeler. Bunlar gerçekten dünya ortalamasında çok iyi işler. Tiyatro artık özünde daha gerçekçi bir alana geçti. Bir sahne şovundan ziyade sorunları, dramı ya da komediyi olduğu gibi yansıtmaya ve o şekilde mesaj vermeye başladı. Zaten özü de bir şey anlatmak değil mi?


Yen oyununu bir de senden dinleyelim…

Benim ilk tiyatro oyunum! Çook şey öğrendim ve öğreniyorum. Craft Tiyatro da oynuyoruz. Görülmeyen çocukların hikayesi. İngiliz bir yazar Anna Jordan tarafından yazılmış ve ödüllü bir oyun. Türkiye’de yönetmenimiz Çağ Çalışkur sahneye koydu. Biz dört oyuncu oynuyoruz. Neslihan Yeldan , Bora Akkaş ve Berker Güven ile. Oldukça iyi gidiyor. Bu oyun ile geçen sene Afife Tiyatro Ödülleri’nde hepimiz aday bile gösterildik. O kadar emekten sonra seyircinin sevmesi beğenilmesi, adaylıklar rüya gibi geldi bize. Çok mutluyuz.


Yen oyunu neden bu kadar etkileyici, insanı soluksuz bırakmasının sebebi ne ?

Galiba bu metin ve reji ile bağlantılı gelişti. Yazar gerçekten harika!

Bu kadar kalbe işleyen cümleler , ince detaylarla dolu bir metin bulmak çok zordur. Ve sonra böyle zor bir metini gerçek kılma kısmı. Yönetme ve oyuncularda kalan kısım. Çağ en gerçek tarafları bulalım diye aylarca çalıştı bizimle. Biz de oyuncular olarak gerçekten çoğu sabah beşlere kadar çalıştık. Vazgeçtik , ağladık , birden hızlandık , yine düştük , kalktık derken birden  elimizde kocaman oluşmuş bir oyun kaldı.


Karaktere nasıl çalıştığını biraz anlatabilir misin, bir de oyun bittikten sonra Jeny’i özleyecek misin?

Hayatımın en dolu günlerine bu süreci eklerim. Jennifer karakterini canlandırıyorum. Jennifer yani Jenny hatta Jen! İdil ile çok farklılar. Jennifer basitçe tanımlarsam ; asi , saf , cesur , fevri.. Hench ve Bobbie ‘nin kaos dolu evlerine kendini hiç düşünmeden atacak kadar deli. Evlerinde Taliban ismini verdikleri köpeği kurtarmak için giren bu kız daha sonra bu kurtarıcı kimliği daha da üstüne giyip bu çocukları kurtarmaya çalışıyor.

Her yönünü çalıştık. Karakteri içselleştirmek en büyük hedefim oldu. Yani Jen’in sokakta nasıl yürüdüğünden, nasıl güldüğüne kadar.

Jeny’i gülerek hatırlayacağımdan eminim. Bana çok şey kattı. Ve özleyeceğim de tabi ki ama oyunu oynamayı özleyeceğim. aslinda her karakterin ozellikleri , insan olarak icimizden cikarip buldugumuz ve bastirdigimiz ozellikler. Bir yerlerde hep benimle olacaklar.


Yaşadığın en değişik sahne deneyimini bize anlatır mısın?

Komik olanları anlatmak isterim!. Oyunumuz oldukça gerçekçi bazen seyirci kendini tutamayıp konuşuyor. Kavga ve aşk sahnelerinden verdikleri tepkiler çok güzel. Bazen Bora ve Berker kavga ederken “ay ay” diye diye izliyorlar ya da “ayıralım mı?” diyen bile oldu!  Bizim Bora ile flört sahnelerimiz var. Orda herkes kıkır kırkır gülüyor ve sahneye laf atan bile oldu. İnanılmaz tatlılar! Mesela en son oyunda platformdan inip sahneden çıktığım yerde takıldım ve tökezledim. O sırada bir seyirci uzanıp beni tutmaya çalıştı. Kahraman seyirci! Biraz oyunla da alakalı sanırım çok yakın oynanan ve gerçekçi bir oyun olduğu için seyirci dahil olmakta sakınca görmüyor ve bu bizi ekip olarak sevindiriyor.


Bir tiyatrocu olarak gençlere önerebileceğin tiyatrolar neler?

Ben kendim de aynı zamanda seyirci olarak Craft tiyatro dahil olmak üzere özellikle İkinci kat , DOT , Moda sahne , Oyun atölyesi , Kumbaracı50 , Semaver Kumpanya, Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun oyunlarını kaçırmamaya çalışırım. Ama saydıkça sayasım geliyor. Bir sürü var bir sürü. Ayrım yapmak da istemem. Çok büyük emek. İnternetten bakarsanız önerilen birçok oyun bulursunuz, Afife ödüllerini de takip edebilirsiniz. Ayrıca belediye ve devlet tiyatrolarının bilet fiyatları daha düşüktür 🙂 Şuan Devlet tiyatrosunda harika bir Romeo&Juliet oynuyor. Ve özel tiyatroların da belli sayıda öğrenci bileti kontenjanları da bulunuyor.


Gençlere ve sanat okuyanlara önerilerin var mı?

Hayatın akışı çok hızlı. Bu hızın içinde şuan ne olduğunu fark ederek , sevdikleri şeyleri yaparak , daha çok oyun oynayarak kendilerini zorla büyütmeden yaşamaya çalışmalarını öneririm. Sevdiğiniz insanlarla , olmadı işlerle olmadı kendinizi daha çok severek belki de.


Öğrenciler okuldaki tiyatro kulüpleri dışında sanatsal aktivitelerle, tiyatroyla nasıl ilgilenebilirler?

Tiyatro gruplarının workshopları çok yararlı. Ufkunuzu açar. Tiyatro aynı zamanda sadece oyunculuktan ziyade empati sanatı. Hayatta da en başta kendinizi tanımanızı sağlayabilir. Oyun okuma grupları var. Atölyeler var. Hafta sonu katılabileceğiniz aktiviteler bunlar.


Son olarak içindeki küçük çocuğun hayallerini öğrenebilir miyiz

Çok değişken. Çocuk gibiyim. Bazen çınar ağacı olan bir bahçe diyorum Bazen de İngiltere de yaşamak.. hiç birini kısıtlamaya niyetim yok. Niye seçenekleri azaltayım ki? İş açısından tiyatro sahibi olmak benim için olağanüstü olurdu. Bir gün reji yapmak hayalim! Ayrıca televizyon ve sinema kariyerim var, çalışmak istediğim yönetmenler var. Barınak açmak da istiyorum. Ah ve müzikal! Türkiye de iyi bir prodüksiyon ile yapılmış bir Müzikal sahnelemek! Kafanız karışmasın en azından hepsi pozitif. Olanlar kabulüm ,olmayanlar için de üzülmeye niyetim yok.