Tiyatro, diğer sanat dalları gibi içsel bir yolculuktur. Fakat tiyatroyu diğer sanatlardan ayıran bir özellik; içinde birden fazla sanatı barındırmasıdır. Bir tiyatro eseri sahnelendiğinde seyirci ile doğrudan bağlantıya geçersiniz. Bir müzik kompozisyonunun icrası sırasında, size anlatılmak istenen ezgilerin ve tınıların dili ile aktarılır. Ardından bunun üzerine zihninizde bir hikaye beliriverir. Resimde ise çok kişisel deneyimler yaşarsınız. Tek bir gölge, tek bir çizim bile hiçliğin kendisi olabilir. Bazen kaostan beslenir. Opera, pek çok sanat için bağlayıcı bir daldır. Müzik ve tiyatro dalları ile yakından ilişkilidir. Tiyatroda ise doğrudan aktarım vardır. Sözcüklerin sihirli dili sayesinde kendinizi, performansını icra eden aktörün yerine koyduğunuzu fark edersiniz. Bazı sahnelerde hayatın ta kendisi vardır. Tiyatro yaşamın aynasıdır aslında. Günceldir, aykırıdır, bütünleştiricidir. Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun!

Alican Karagülmez aktarımıyla… Antik Yunan’da tiyatronun ilk keşfedildiği zamanda hahamın birine sorarlar:

‘’ Sizce insanlar tiyatro yapmalı mı? ‘’diye. Haham da bilmediği için sorar:

  • Tiyatro nedir diye? İnsanlarda anlatır:
  • İnsanların hayatlarından kesitler sunan, iki- üç saat süren gösterilerdir.

Haham da cevap verir:

  • Ne yani? İnsanlar iki- üç saat boyunca, çalmadan, çırpmadan, kalp kırmadan oturup tiyatro mu seyrediyorlar? O halde herkes tiyatroya!

Kuramların en kalıcı olanına göre; tanrılar için düzenlenen ritüeller ve mitoslara bağlayan görüş, tiyatronun kökeninde, ilkel insanların mitolojik inançları ile tiyatronun ortaya çıkışı arasında bir bağ kurmaktadır. Mitlerin ortaya çıkışı, dinsel tapınımın sistemleşmesiyle başlamış, tapınma törenleri ile birlikte tiyatro oluşmuştur. Bu görüşe göre tiyatronun ortaya çıkışı şu şekilde olabilmiştir: İnsanlar kurban vererek, ayinler, törenler düzenleyerek tanrıların hoşuna gidebilecek işler yapabileceklerini, böylece doğal olaylar üzerinde denetim kurabileceklerini, örneğin; yağmur yağmıyorsa yağdırtabileceklerini, ürünleri bol alabileceklerini düşünmeye başlarlar. İnsanlık tarihi boyunca tanrıların doğum, ölüm ve yeniden dirilişlerini konu alan ve hayvan postuna bürünmüş din adamları tarafından söylenen tanrı adına düzenlenmiş şarkılara ve danslara rastlanmaktadır. Bugün bile ilkel toplumlarda benzeri törenler yer almaktadır. Dinsel törenlerin tiyatroya geçmesi için üç evreye ihtiyaç vardır.

1- Korodan bağımsız olarak konuşan ve ezgi söyleyen bir oyuncuya ihtiyaç var.

2- Bir çatışma unsuru gereklidir.

3- Fiilen değil ama duygusal olarak olaya katılan bir seyirci kitlesi gereklidir. Bu konu üzerine İ.Ö. 300 yılına kadar uzanan ve Mısır’da bulunan ölü gömme ve taç giyme törenlerine ilişkin metinler vardır.


Antik Yunan Filozoflarıyla Tiyatro

Tiyatronun ritüel kökenine olan ilgi, antropologların bu olasılıktan büyülenmeye başladığı zamana rastlayan 19.yy’ın sonlarında oluşmuştur. O tarihten bu yana antropologların düşüncesi en az üç büyük aşamadan geçmiştir. Aristoteles’e göre, tiyatro bir eylemin taklididir, bizzat kendisi değildir. Tanrı Osiris’in ölümü, gömülüşü ve yeniden dirilişini konu alan Abidos Acı Çekme Oyunu (Abydos Passion Play) bile dinsel bir törenin uygulanış biçimini tanımlayan bir metindir. Böylece Batı uygarlığı tarihinde ilk büyük tiyatro çağı olarak adlandırılan ve İ.Ö. 5. y.y.’a rastlayan dönemde Yunan tiyatrosunun çok parlak bir çağıyla karşılaşırız. Bu dönemde ki Antik Yunan tiyatroları, üstü açık ve yamaçların kenarlarına kurulan amfi tiyatro şeklindedir.

Modern tiyatronun kaynağını şarap tanrısı Dionysos adına söylenen dithyrambos (iki hayatlı) ezgisinden kaynaklandığı kabul edilir. Bu ezgi, Attika’da bulunan 10 kabileden 5’er kişinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan 50 kişilik bir koro tarafından Dionysos’a ait sunak taşının çevresinde söylenmektedir.

Fotoğraf: Theatre Styles

Antik Yunan Dönemi’nden günümüze gelişimini sürdüren tiyatro sanatı ile ilgili daha pek çok bilgi verebiliriz. Bunun için sizlere inceleyebileceğiniz oldukça kapsamlı bir kaynak kitap önerisi sunuyoruz:  ‘’ Oscar BROCKETT – Tiyatro Tarihi ’’


Geleneksel Türk Tiyatrosu için geçerli olan dört başlıca tiyatro gelenekleri ise şunlardır:

  • Köylü Tiyatrosu Geleneği
  • Halk Tiyatrosu Geleneği
  • Saray Tiyatrosu Geleneği
  • Batı Tiyatrosu Geleneği

Bu geleneklerin arasında Köylü Tiyatrosu ve Halk Tiyatrosu Doğu Akdeniz kültürünün kaynağından çıkmış olmakla birlikte birbirleri üzerinde pek etkileri olmamıştır. Bunun iki önemine gelince; dünyada en gelişkin tiyatro ve drama sanatları bu iki gelenekten kaynaklanmıştır. Tiyatro tarihi iyice incelendiğinde görülür ki bu iki gelenekten ayrıldıkça tiyatro kendini tüketme, canlılığını yitirmektedir. Tiyatronun ‘’ Altın Çağ’’ denilen dönemleri hep bu kaynaklardan, özellikle ikincisinden gücünü almıştır.

Tiyatro gelenekleri ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için: ‘’ Metin AND – Geleneksel Türk Tiyatrosu ‘’ kitabını okuyunuz.


Ünlü Düşünür, Sanatçı ve Şairlerin Tiyatro Hakkındaki Görüşleri

‘’Tiyatro, bir ülkenin eğitimi için en yararlı ve en etkin araçlardan biridir. Ülkenin yüceldiğini ya da çöktüğünü gösteren bir barometredir. Duyarlılığı olan, doğru yola yöneltilmiş bir tiyatro, halkın duyarlılığı birkaç yıl içinde geliştirebilir; buna karşılık, uçmaya yarayan kanatları katır tırnağına dönüşmüş, yani soysuzlaşmış bir tiyatro tüm ulusu hantallaştırır ve uyuşturur.’’

Federico Garcia Lorca

‘’Hayat da tiyatro oyununa benzer bir şeydir, maskesi düşene kadar herkes bu oyunu sürdürür. Hayattır nitekim insanlara olduklarından farklı roller biçen. Bir yanıltmacadır sürüp gider.’’

Desiderius Erasmus

‘’Bütün dünya bir tiyatro sahnesidir. Kadın, erkek bütün insanlar da sadece oyuncular… Her birinin giriş ve çıkış zamanları vardır. Her insan kısa ömrü içerisinde çeşitli roller oynar ve yedi perdeye bölünmüştür hayatları.’’

William Shakespeare

‘’Tiyatro elbet insanlığın ortak malı. Tiyatro tarihi her ulusa ortak ve zengin bir birikim sağlıyor. Ama her ulus da ona yüzyıllar boyu kendi özelliğinden katkılarda bulunmuş, bulunuyor. Tiyatro alanındaki yeni görünen yolların çoğu işte hep bu eski ve yeni yöresel katkılardan doğuyor.’’

Haldun Taner

‘’Tiyatroyu tüm sanat biçimleri arasında en yücesi olarak kabul ederim çünkü o insanoğlunun, neyin insani olduğu duygusunu bir başka kişi ile en dolaysız olarak paylaşabileceği yoldur.’’

Oscar Wilde

Bir bonusta oyuncu İdil Sivritepe den gelsin 🙂 Kendisiyle daha önce gerçekleştirdiğimiz röportajı sizlerle paylaşmaktan keyif duyarız. Okumak için tıklayın.


27 Mart Dünya Tiyatro Günü Bildirisi

“27 Mart Dünya Tiyatro Günü”, ilk kez 1961 yılında Uluslararası Tiyatro Enstitüsü (International Theatre Institute) tarafından kutlanmaya başlandı. Uluslararası Tiyatro Enstitüsü, kutlama çerçevesinde dünya çapında başarı kazanmış bir oyuncu, yönetmen ya da yazarın kaleme aldığı uluslararası bir bildirinin yayınlanmasına karar verdi. İlk “27 Mart Dünya Tiyatro Günü” bildirisi, 1962’de Fransız şair, oyun yazarı ve film yönetmeni Jean Cocteau tarafından kaleme alındı. Dünya Tiyatro Günü, günümüzde 48 ülkede her yıl 27 Mart Uluslararası Tiyatro Birliği’nin ulusal merkezlerinin öncülüğünde kutlanıyor.

‘’ Dünya Tiyatro Günü Bildirisi’nin tamamını buradan okuyabilirsiniz. ‘’

Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün 1977’de yapılan kongresinde Türkiye Merkezi’nin, uluslararası bildirinin yanı sıra ülkelerin kendi özgün bildirilerinin de yazılması önerisi kabul gördü. Türkiye Ulusal Tiyatro Bildirisi ilk defa 1978 yılında Muhsin Ertuğrul tarafından yazıldı.


İşte Muhsin Ertuğrul’un yazmış olduğu ilk bildiri:

Fotoğraf: Yeni Akit

” Bugün 27 Mart 1978, Dünya Tiyatro Günü. Bu kez önünüzde konuşmak görevi ve onuru bana verildi. Tiyatroya hizmet yolunda çok yaşamış bir emekçi olarak izninizle söz alıyorum. Derler ki, tiyatro üçüz doğmuş bir sanat koludur: Yazar, oyuncu ve seyirci. Bunlar birbirinden ayrılırsa ortada tiyatro kalmaz. Oysa ben diyorum ki, günün en önemli sorunlarını kağıda aktaran yazar da, onları sahnede dile getiren sanatçı da sizin aranızdan çıkmıştır. Onun için biz bir bütünüz. Teker teker düşüncelerimiz ayrı olabilir, ama dertlerimiz birdir.

Bugün Dünya Tiyatro Günü’dür. Şu dakikada yüzlerce sahnede her ulusun kendi dramı oynanıyor. İzninizle biz de yurdumuzda oynanan oyuna bir göz atalım. Ben perdeyi açıyorum. Sahne, Türkiye haritası yüzeyine yayılmış yaşlı ana babalar, bir ağızdan, yitirdikleri gencecik yavrularının tabut kervanına ağıt yakmaktadır.

Perdeyi hemen bu acıklı görünüme kapatıyor ve sizlere soruyorum: Gençler gençleri neden öldürüyor? Kardeş kardeşi neden öldürüyor? Gençler kendilerini neden öldürüyorlar?

İşte size şimdiye dek sahneye getirilmiş en acı konu. Ulus olarak bugün bizim en önemli sorunumuz bu. Bunun çözümünü düşünmek siz sayın seyircilerimize düşüyor.

Siz ve bizler ki öldürenle kurbanını aramızda yetiştirdik, vuranla vurulanı bağrımızda besledik, ikisinden biri ya kardeşimiz, ya akrabamız, ya komşumuz, ya tanışımızın arkadaşı.

Şimdi bu sahnede soruyorum sizlere: Kardeşi kardeşe kim kırdırıyor? Hangi katı yürekli, hangi cana kıyıcı, hangi bencil çıkarıyor perde arkasından bu suçsuz yavruları, sinsi sinsi, kukla gibi kullanıyor? Neden? Bunun yanıtını vermek için derin derin düşünmenizi bekliyorum. Büyük kurtarıcı Atatürk, yurtta, dünyada barış, diye temel bir ilke atmıştır. Nerde yurttaki barış? Bu temeli yıkanların art niyetlerini düşünüp bulmak siz sayın seyircilere düşüyor. Çünkü Tiyatro, sahnede sorunları yalnız sergilemekle yetiniyor. Bu sorunları düşünerek çözmek seyircinin sağduyusuna bırakılmıştır. Sahnenin başlıca çabası seyircileri sağlam düşünmeye zorlamaktır. Sorun bu: Neden öldürülüyorlar? Niçin ölüyorlar? Tatlı saatler geçirmeye geldiğiniz tiyatroda acı gerçeklerle sizleri tedirgin ettik, bağışlanmak diler, saygılar sunarım. ”

Muhsin Ertuğrul – Nisan 1978


Türkiye’de Önde Gelen Tiyatro Ödülleri   

 Tiyatro’ya gönül veren sanatçı ve sanatçı adaylarının, yıllar içerisinde göstermiş oldukları performansların değerlendirildiği ve sonunda bu değerlendirmelerin karşılığı olarak verilen başlıca tiyatro ödüllerini sizler için derledik. Bu tiyatro ödülleri arasında iki isim öne çıkıyor: Afife Jale ve Sadri Alışık.

Afife Tiyatro Ödülleri

Afife, 1902 yılında İstanbul’un Kadıköy semtinde dünyaya geldi. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, Tiyatro sahnesine çıkan ilk Türk kadın sanatçı Afife Jale’nin anısını yaşatmak ve Türk tiyatrosuna katkıda bulunmak amacıyla Yapı Kredi ve Banka A.Ş. tarafından 1996 – 1997 sezonundan bu yana her yıl düzenlenmektedir.

Afife Tiyatro Ödülleri

Afife, 1902 yılında İstanbul’un Kadıköy semtinde dünyaya geldi. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, Tiyatro sahnesine çıkan ilk Türk kadın sanatçı Afife Jale’nin anısını yaşatmak ve Türk tiyatrosuna katkıda bulunmak amacıyla Yapı Kredi ve Banka A.Ş. tarafından 1996 – 1997 sezonundan bu yana her yıl düzenlenmektedir.


Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Ödülleri

5Nisan 1925 yılında Paşabahçe’de bahçesinde meyve ağaçları bulunan üç katlı ahşap bir evde dünyaya gelen Mehmet Sadrettin Alışık, kendi sözleriyle; dünyaya sanatkâr gözüyle bakar. Kimsenin görmediği şeyi hisseder. Rahattır; kendinden emindir. Zaman zaman ölümü özler. İki dünyanın mukayesesini yaptığı çok olur. Ancak; hayata da sıkı sıkıya bağlıdır. Tiyatro ve sinema oyuncularının sanat yaşamlarında kendisine vazgeçilmez bir yer edinen Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Ödülleri, konularında uzmanlaşmış, tarafsızlık ilkesini benimsemiş, Sadri Alışık’ın yaşamı boyunca kendisine ilke edindiği değerleri yaşatmayı hedeflemiş, tiyatro sanatçısı, tiyatro eleştirmeni, akademisyenlerden oluşturulan seçici kurul üyeleri tarafından saptanıyor.

Bu ödül törenleri dışındaki tiyatro ve sinema ödülleri şu şekildedir: 2. Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri, Avni Dilligil Ödülleri, Baykal Saran Ödülleri, Cezve Tiyatro Günleri, Ekin Yazın Dostları Ödülleri, İsmail Dümbüllü Ödülü, İsmet Küntay Ödülleri.


Tiyatro Günü’nde Gidebileceğiniz Ücretsiz Oyunlar

Devlet Tiyatrolarından (DT) yapılan yazılı açıklamaya göre, daha önce hiç tiyatroya gitmeyen vatandaşların oyunlarla buluşturulması amacıyla, DT’nin farklı bölgelerdeki 25 sahnesi ile Elazığ, Kahramanmaraş, Adıyaman, Kırıkkale, Rize ve Bozhüyük turne sahnelerinde ücretsiz temsiller yapılacak. Toplam 12 bin kişinin oyun izlemesinin hedeflendiği etkinlik kapsamında, çocuklar için de 3 eser sahneye konulacak. Biletleri, 14 Mart’tan itibaren Devlet Tiyatroları gişeleri ya da DT müdürlüklerinden temin edebilirsiniz.

Ankara Devlet Tiyatrosu

Ankara Devlet Tiyatrosu, “Tahtsız Kraliçe”yi Şinasi, “Divane Ağaç”ı Akün, “Oyun Odası”nı Altındağ Tiyatro, “12 Öfkeli”yi İrfan Şahinbaş, “Bankta İki Kişi”yi Ziraat sahnelerinde, “Eyvah Nadir”i Oda Tiyatrosu, “Gidiş-Dönüş (Retro)” oyununu Küçük Tiyatro, “Gün Batımı”nı Kırıkkale Kültür Merkezi, “Reis Bey”i İzmir Bornova Kültür Merkezi ise Necdet Aydın Sahnesi’nde sizin beğeninize sunacak.                                                                            

İstanbul Devlet Tiyatrosu

“Narnia Günlükleri”ni Cevahir Sahneleri Salon 1, “Fatima’nın Erkekleri”ni Cevahir Sahneleri Salon 2, “Radyum Kızları”nı Üsküdar Tekel Sahnesi, “Alyoşa”yı Üsküdar Stüdyo Sahne, “Karmakarışık”ı Kahramanmaraş Necip Fazıl Kısakürek DT Sahnesi ve çocuk oyunu “Keloğlan Keleşoğlan”ı Bözhüyük’te Metris Tepe Kültür Merkezi’nde sizlerle buluşturacak.

İzmir Devlet Tiyatrosu              

“Türkiye Kayası” Konak, “Kaşıkçılar” Karşıyaka, “Paraya Hayır” Bornova Kültür Merkezi Bozkurt Kuruç sahnelerinde, Bursa Devlet Tiyatrosunun oyunları “Üç Kağıtçı” Ahmet Vefik Paşa Sahnesi, “Kapılar” Oda Tiyatrosunda izlenebilecek.


Trabzon Devlet Tiyatrosu

Çocuk oyunu “Heidi’yi Atapark Haluk Ongan, Diyarbakır Devlet Tiyatrosu “Parkta Güzel Bir Gün”ü Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Merkezi Orhan Asena, “Gül’e Ağıt”ı Adıyaman Üniversitesi sahnelerinde beğeniye sunacak.


Antalya Devlet Tiyatrosu             

“Dördüncü Ay” ile Haşim İşcan Kültür Merkezi Küçük Sahne, “Godot’yu Beklerken” ile Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde seyirciyi selamlayacak.


Erzurum Devlet Tiyatrosu                    

Çocuk oyunu “Bir Flamingo’nun Renkli ve Çiçekli Hayatı”nı kendi sahnesinde, Konya Devlet Tiyatrosu “Gün Anneme Gebe-Nefes”i kendi sahnesinde ve “Akümülatörlü Radyo”yu Ankara’da Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde izleyicisiyle buluşturacak.


Sivas Devlet Tiyatrosu   

“39 Basamak” oyunu Atatürk Kültür Merkezi, Van Devlet Tiyatrosunun oyunları “Umut Kavşağı” Kültür Merkezi, “Ah! Tamara” ise Elazığ Devlet Tiyatroları sahnelerinde seyredilebilecek.


21. Sabancı Uluslararası Tiyatro Festivali 27 Mart’ta başlayacak! Adana Devlet Tiyatrosu ve Sabancı Vakfı işbirliğiyle geleneksel düzenlenen “Devlet Tiyatroları 21. Sabancı Uluslararası Tiyatro Festivali” de 27 Mart’ta başlayacak. Çok sayıda tiyatro grubunu bir araya getirecek festivalin açılış oyunu da ücretsiz sahnelenecek.


*Deneyimlemeniz Gereken Tiyatro Oyunlarından Seçmeler

  • ‘’Antigone’’, Sophokles.
  • “Kral Oidipus”, Sophokles.
  • ‘’Toros Canavarı’’, Aziz Nesin.               
  • ‘’Kanlı Nigar’’, Sadık Şendil.              
  • ‘’Vanya Dayı’’, Anton Çehov.  
  • “Hamlet”, William Shakespeare.
  • ‘’Othello’’, William Shakespeare.  
  • ‘’Lüküs Hayat’’, Ekrem Reşit Rey.
  • ‘’Macbeth’’, William Shakespeare.  
  • ‘’Kral Lear’’, William Shakespeare.
  • ‘’Keşanlı Ali Destanı’’, Haldun Taner.
  • “Üç Kuruşluk Opera”, Bertolt Brecht.
  • ‘’Vatan Yahut Silistre’’, Namık Kemal.
  • “Faust”, Johann Wolfgang von Goethe.

Güncel olarak deneyimleyebileceğiniz tiyatro oyunlarından birkaçını sizler için sıraladık:

Yaşamaya Dair

Nazım Hikmet’in ölümünün 50. yıldönümü için Genco Erkal’ın uyarlayıp yönettiği oyunda, Tülay Günal da oynuyor. Piyano ve viyolonsel eşliğinde oynanacak oyunda, başta Fazıl Say ve Zülfü Livaneli olmak üzere değişik bestecilerin Nazım şarkıları da seslendirilecek. Ağırlıklı olarak ozanın Bursa Cezaevi’ndeki yaşamını, eşi Piraye Hanım’a olan tutkusunu anlatan oyun, daha sonra sürgün yılları ve vatan hasretine odaklanarak, destansı yaşamından izlenimlerle noktalanıyor. Yer: Dostlar Tiyatrosu/ İstanbul. Tercih ederseniz 28 Mart saat 20.30’da yerinizi ayırtın!

Biletinizi ‘’biletix’’ adresinden bilgi edinerek temin edebilir, daha sonraki günlerde gidebileceğiniz seans gün ve saatleri hakkında bilgi alabilirsiniz.

 Netoçka Nezvanova

“Neden diğer insanlar benim anne ve babamdan farklılar, görünüşleriyle bile? Neden diğer insanların yüzlerinde gülücükler varken bizim küçük köşemizde hiç kimse gülmüyor ya da hiçbir mutluluk ifadesi göstermiyor?” diye sorguluyor küçük Netoçka yaşamak zorunda kaldığı yazgısını… Dostoyevski küçük bir çocuk duyarlılığıyla ortaya seriyor, etrafımızdaki şartlar ve insanlar değişse de değiştirilemez olan yalnızlığımızı… Edebiyat tarihi açısından önemli, ancak, yazarın diğer eserlerinin gölgesinde kalmış olan bu eser, küçük bir kız çocuğunun, çocukluktan ergenliğe geçiş sürecinde hayatı ve kendisini tanıma macerasını, yaşadığı büyük trajedilerden, sevgi ve dostluğa tutunarak sıyrılma çabasını, Dostoyevski’ nin emsalsiz ifade gücüyle anlatıyor. Yer: Yabancı Sahne/ İstanbul. Haydi koşun! 27 Mart  saat 20.30’da sizin için bir seans var.

Biletinizi ‘’biletix’’ adresinden bilgi edinerek temin edebilir, daha sonraki günlerde gidebileceğiniz seans gün ve saatleri hakkında bilgi alabilirsiniz.

Ayşe Opereti

Ahmet Bey yurtdışında müzik eğitimi almış ünlü bir bestecidir. Yıllar sonra, çocukluğunun geçtiği baba ocağını ziyaret edecektir. Ayşe elindeki kovayla çeşmeden su doldururken onu gören Hasan yanına gelir. Hasan’ın tek amacı vardır, âşık olduğu kıza yardım edebilmek. Ama Ayşe’nin de acelesi vardır. Çünkü çocukluk arkadaşı Ahmet Bey’in gelişi şerefine ayran yapacaktır. Veli Dayı ve Habibe Yenge başta olmak üzere köylüler köylerinin ağası olan Ahmet Bey’i karşılamak üzere köy meydanında toplanırlar. Yer: Ankara Devlet Opera ve Balesi. ‘’ Ankara da olanlar ? 27 Mart saat 20.00 daki seansa gitmeye ne dersiniz 🙂

Biletinizi ‘’biletiva’’ adresinden temin edebilir, daha sonraki günlerde gidebileceğiniz seans gün ve saatleri hakkında bilgi alabilirsiniz.


Bu arada DasDas, Uniq İstanbul, Toy İzmir Ege Perla, Podyum Sanat Mahal/Bursa, Oyun Atölyesi/İstanbul, Kadıköy Boa Sahne ve daha pek çok keşfedeceğiniz sahneleri uğrak yerleriniz olarak getirmeyi unutmayın!


Dipnot

Bugünün Dünya Tiyatro Günü olması ile birlikte bir başka önemi daha bulunuyor. Tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen Zeliha Berksoy’un doğum günü. 27 Mart 1946 tarihinde dünyaya geldi. Opera sanatçısı Semiha Berksoy’un kızı olan Zeliha Berksoy’un çocukluğu operalar, tiyatro kulisleri ve turneler arasında geçti. Üniversite eğitimi için Berlin’e gitmesi, Zeliha Berksoy’un sanat yaşamında önemli bir dönüm noktası oldu. Berlin Asamble’den olabildiğince yararlandı. Burada tiyatro yazarı Brecht’in eşiyle çalıştı. Burada aldığı tiyatro eğitiminin ardından, Türkiye’ye döndü.

1970’li yıllardan Türkiye’de politik oyunlar sergilemeye başladı. Ankara Sanat Tiyatrosu, Dostlar Tiyatrosu, Halk Oyuncuları ve Dormen Tiyatrosu gibi dramatik oyunlar oynayan gruplar vardı. 1980 yılında Türkiye’nin üçüncü ödenekli tiyatrosu olan Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nu kurdu. Genco Erkal ile birlikte Dostlar Tiyatrosunda birçok oyunun altına imza attı. Pek çok tiyatro oyunu ve filmde yer alan Zeliha Berksoy, hala Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tiyatro Anasanat Dalı Başkanlığı görevini sürdürmektedir.

Sanatla kalın, keyifli haftalar…


burs ara görseli
Burs mu arıyorsun? O zaman tıkla!