Bir çoğumuz için çocukluğumuzun en büyük olayı ilk bisikletine sahip olma anı olur. Özellikle iyi bir karne sonrası alınmış bir sürpriz ise tadından yenmeyecek bir anı olarak hayatımızda yer eder. Sonra büyürüz, bisiklet yerini kariyer ve prestij aracına da dönüşmüş olan arabalara bırakır. Bu sefer iyi bir karneden çok iyi bir terfi bekler oluruz. Peki, çocukluğunun bisiklet heyecanını gençlik yıllarına sonra da orta yaşlarında kariyer noktası olarak koyarsan ne olur?

Bisiklet kültürüne ve bisiklet sektörüne yıllarını vermiş Aktif Pedal Genel Müdürü Özgür Kaya ile beyaz yaka olarak alternatif kariyer yolculuğuna dönüşen hikayesini ve sektör hakkındaki düşüncelerini konuştuk.

bisiklet


Biraz kendinizden bahseder misiniz ?

45 yaşındayım, İstanbul’da doğdum, Kabataş Erkek Lisesinden sonra İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde İktisat eğitimi aldım. Askerliğimi yaptıktan sonra dil eğitimi amacıyla İngiltere’ye gittim. Orada dil eğitimi, MBA, çalışma hayatı derken 6 aylık dil eğitimine gittiğim Londra’dan  4,5 yıl sonra Türkiye’ye kesin dönüş yaptım. Türkiye’ye dönünce de bir arayış içindeydim, 2008 kriz senesi olması sebebiyle iş imkanları da kısıtlıydı. Can sıkıntısı, merak ve bisiklet hobim birleşince kendimi bisiklet sektöründe buldum. Aktif Pedal da yeni bir firmaydı. Amerika’da uzun yıllar kalan ve inşaat mühendisliği yapan hobisi bisiklet olan Mehmet Uzunhasan kurmuştu. Maceram böyle başladı.

Sektörde sizi çeken nedir ?

Sektörde ağırlıklı olarak ithalatçılarda çalıştım, ithalatın sektördeki yeri nispeten küçük olduğu için multi-task çalışmak durumundasınız. Benim gibi kendini tekrarlayan işleri yapmaktan sıkılan bir insan için bu durum oldukça çekiciydi. Belki bir alanda uzmanlaşamıyorsunuz ama çok farklı alanlarda yeterliliğiniz oluyor. Operasyon, pazarlama, perakende ve tüm bu süreçlerin birbirine entegrasyonu bazen zorlasa da keyifli yanları daha fazla. Diğer yandan hobim olması, aktif bir hayatı sevmem ve üretilen ürünlerin doğal olarak ilgimi çekmesi de öğrenme sürecimi oldukça kolaylaştırdı. Diğer yandan distribütörlüğünü yaptığımız Specialized firması dünyanın en önemli ve inovatif bisiklet markalarından biri, geliştirdiği teknolojileri, pazarlama aktiviteleri ve iş yapış biçimleriyle sektörde trend belirleyen firmalardan ve bu kadar dinamik ve yenilikçi bir firmaya uyum sağlamak için sizin de oldukça dinamik olmanız gerekiyor.

bisiklet

Nasıl bir çalışma ortamınız var ?

Şimdiye kadar ki tüm çalışma arkadaşlarımın bisiklet ve bisiklet kültürü hayatlarının bir parçasıydı. Türkiye şampiyonları var, ulaşımda aktif olarak kullananlar var, hafta sonu bisikletin tepesinden inmeyenler var. Ortak noktamız hobimiz ve hobimiz de işimiz olduğu için sıcak bir ortamımız var. Neticede bir iş yeri , yine bir hiyerarşi var ama çok katı bir forma  asla dönüşmüyor. Onun dışında herkesin yapmak durumunda olduğu günlük işleri var, mağazacı arkadaşlar kurumsal bir mağaza nasıl çalışıyorsa aynı şekilde çalışıyorlar, müşterilerimizle aynı hobiyi paylaştığımız için klasik perakendecilikten daha samimi bir ortam vardır, sadece sohbet etmeye gelen müşterilerimizde var, beraber sürüş yaptığımız da, bisiklet mağazaları genelde insanların zaman geçirmek istediği keyifli ortamlardır.

Sektörün geleceği nedir sizce ?

Ülkemiz özelinde sektörün geçmişine bakarsak global trendler takip ediliyor diyebiliriz. Diğer yandan Türkiye’de perakende sektöründe standartların yükselmesinden bisiklet mağazacılığı etkilendi ve konsept mağazaların sayısı çoğaldı. Sektör çalışanlarında da benzeri bir trend var, daha öncesinde İngilizce bilen çalışan bulmakta zorlanırken, yeni nesilde bu artık bir sorun değil.

Ülkemizde gerek döviz krizi, gerek gelir dağılımının bozulması gerekse de ikamesi olmayan ithal ürünlere uygulanan  ek vergiler yüzünden sektörün geleceği konusunda kahinlik yapmak zor da olsa enseyi de karartmamak lazım, dünyada özellikle pandemi süreci ve pandemiyi takiben bir talep patlaması oldu, globalda bu durum yavaşlayarak devam etse de halen yüksek bir talep var. Ayrıca bisiklet mikro mobiletenin en önemli unsurlarından biri ve gelişmiş ülkelerde ulaşım altyapılarında bu yönde bir dönüşüm var. Türkiye neticede global dünyanın bir parçası ve bu trendler de içinde bulunduğunuz arızi durum geçtikten sonra ülkemizde yaygınlaşmaya başlayacaktır. O yüzden orta ve uzun vadede ülkemizde bisiklet sektöründen olan beklentilerim olumlu yönde.

bisiklet

İstanbul’da çok yokuş var bisiklet kullanılmaz? Ne dersiniz?

İstanbul nüfusu 20 milyona dayanmış çok büyük bir şehir, çoğu ilçesi ortalama Avrupa şehirlerinden daha büyük nüfusa sahip ve bu Avrupa şehirlerinde bisiklet yolu ve mikro mobilite altyapısı mevcut, o yüzden İstanbul gibi büyük şehirlere bölgesel bakmak lazım. Şehir her ne kadar yokuşlu olsa da düz alanları da oldukça mevcut, ayrıca bu yokuşlar elektrikli bisikletle de rahatlıkla aşılabilir. Tabii, Beylikdüzü’nden her gün işe Tuzla’ya nasıl giderim derseniz kolay gelsin derim. Bisikletle ulaşım için ortalama seyahatlerin 5-10 km  olduğunu varsayarsak , gerekli altyapı oluşturulursa insanlar bisiklet kullanmayı tercih edecektir. Benim gözlemlediğim insanların çoğu trafikten korktuğu ve uygun altyapının bulunmayışı yüzünden bisikletle ulaşıma uzak duruyorlar ya da sadece sportif sürüşü tercih ediyorlar. Bir de küresel ısınma boyutu var, maalesef hakim olan hayat tarzı bildiğimiz dünyayı yok oluşa sürüklüyor ve karbon emisyonsuz ulaşım da son derece önemli. Mevcut ulaşım ağlarına entegre çözümler ve yolların mikro mobiliteye uygun hale getirilmesi insanların hayat tarzlarını değiştirmelerine olumlu katkı sağlayacaktır. Bu konuda idarenin adım atması ve teşvik edici politikalar gütmesi son derece önemli.

Elektrikli Bisiklet nedir peki?

Elektrikli bisikletler uzun süredir mevcut olmasına rağmen son 5-10 yıla kadar çok da verimli değillerdi. Shimano, Bosch, Brose, Yamaha gibi devlerin de bu alana elektrikli motor tedarikçisi olarak girmesiyle beraber teknolojisinde ciddi bir atılım oldu diyebiliriz. Eskinin hantal bisikletleri yerine, baktığınızda elektrikli olduğunu zor anlayacağınız, ağırlıkları 15-16 kiloya kadar düşmüş sürüş hissinde normal bisiklete yakın bisikletler mevcut. Bir de bir noktaya değineyim. Elektrikli bisikletlerde pedal desteği vardır. Kendi kendine gitmezler. Kısaca siz pedal çevirmezseniz bisiklet gitmez ama yeterli destekle en dik yokuşları düz yolda gider gibi çıkabilirsiniz. Hızları da 25 km ile sınırlanmıştır. O yüzden ulaşım amacıyla olduğu kadar sportif amaçla da rahatlıkla kullanılabilir. Sürekli gelişen yazılımlarla beraber motordan gelen gücü istediğiniz sürüşe göre istediğiniz gibi optimize edebiliyorsunuz. Bu sayede terlemeden işe de gidebilirsiniz sportif sürüşlerinizde aynı enerjiyle daha uzun süre bisiklet de sürebilirsiniz. Diğer yandan belli bir yaşın üzerindeki biniciler e-Bike’ler sayesinde sportif sürüşlerini gençlerle beraber yapabiliyorlar ve spordan kopmamış oluyorlar, işin eğlence kısmı da oldukça keyifli.

Sektöre girmek isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?

Bisiklet sektörü büyüme beklentisi olan bir sektör, önümüzdeki yıllarda ulaşım altyapısının mikro mobiliteye uygun hale getirilmesi ile daha da büyüyecektir. Diğer yandan gelişen teknoloji ile beraber perakendede iş yapış şekilleri değişiyor, bisiklet mağazaları da bu yeni şartlara uyum sağlamak durumunda, özellikle yurtdışındaki büyük markalar omnichannel pazarlama stratejileri doğrultusunda geleneksel tedarik-satış zincirinin ötesinde bir yapılanmaya gidiyorlar ve dijital teknolojiler daha da önem kazanıyor. O yüzden sektörde kariyer hedefi olan gençlerin de, özellikle dijital pazarlamada kendilerini geliştirmesi önemli. Türkiye’de belli bir tecrübe kazandıktan sonra şanslarını yurtdışında da deneyebilirler, ülkemizde bunu tecrübe eden ve başarılı olan örnekler mevcut. Neticede hangi işi yaparsınız yapın yaptığınız işi sevmeniz ve kendinizi geliştirmeniz önemli, sürekli bir öğrenme süreci içerisinde olmalılar İyi bir kariyer istiyorlarsa dijital pazarlama süreçleri konusunda hakimiyet, araştırıcı olmak, iletişim yeteneği kuvvetli ve proaktif olmak son derece önemli, İngilizce ise olmazsa olmaz.

bisiklet