Günümüzde sıklıkla duyduğumuz dikkate alınması gereken konulardan birisi su kıtlığıdır. Dünya’nın genel yapısı ile ilgili çocukken ilk öğrendiğimiz bilgileri hatırlıyor musunuz? Bunlardan birisi Dünya’nın 4’te 3’ünün su ile kaplı olduğudur. Peki ya, ne kadarlık kısmı su tüketimine uygundur? Yüzde 97’lik bir oranda tuzlu su bulunmaktadır. Çok fazla su ancak çok fazla tuzlu su! Evet, akıllara gelen o ilk sorulardan bir tanesi ilkokul yıllarından sonra beynimizde beliriyor. Suyun arıtılabildiğini öğrendiğimizde neden deniz suyunu arıtmıyoruz soru ile karşı karşıya geliyoruz. Tam da bu noktada, bu yazı genel hatları itibariyle su kıtlığı abartılıyor mu ve neden deniz suyunu arıtmıyoruz soruları ile çerçevelenecektir. Özellikle, su kıtlığı için alınabilecek önlemler ve bu önlemlerin artı eksi yanlarına tanıklık edeceksiniz.
Su kıtlığı sorunu ile ne zaman karşı karşıya geleceğiz?
Bu soruyu sormak için geç bile kalmış olabiliriz. Aslında tam olarak karşı karşıya kaldığımız dünyanın sonunun gelmesine yol açabilecek sorunlardan bir tanesi budur. Su kıtlığı tüm dünyayı görünen o ki gelecek nesilleri etkileyecek şimdiden boy gösteren bir sorundur. Bu cümleleri okurken aklınıza hiç acaba günde bir insan ne kadar su tüketir sorusu geliyor mu? Eğer bu soru geliyorsa doğru yoldayız bir başka soru yolda demektir. Evet, öyleyse bu su tüketimini nasıl azaltabiliriz? Bir kişinin dünyaya etkisi gelecek bir insan mı demek sadece? Gelecek iyi bir dünya için geriye bıraktığımız sorun bize aittir. Bizler oluşturuyorsak bizler çözmeliyiz. Ben ne yapabilirim ki cümlelerini kafadan atarak başlamalıyız. Hepimizin bildiği o meşhur örneği dile getirip tek bir damla suyun önemini ve etkinliğini ifade etmek için kullanmak istiyorum. Bir damla su bir kovanın taşmasını sağlar biriken diğer damlalar yeterli değildir. Ancak onlar o su damlasına bu imkânı oluşturmuştur. Belki siz o imkânın kendisi belki de o taşıran son damla olacaksınız. Yeter ki harekete geçin.
Su kıtlığı için alınabilecek önlemler nelerdir?
Su kıtlığına köklü çözümlerle yaklaşımda bulunmak gerekmektedir. Öyleyse bu köklü çözümler nelerdir gelin bir göz atalım.
Atık suyu arıtmak
Gündelik hayatta kullandığımız suyun arıtıldıktan sonra tekrar kullanıma sunulması fikri kulağa nasıl geliyor? Açıkçası, birçok ülkede hali hazırda uygulanan bir yöntem olsa da atık su içmenin psikolojik etkisi insanların çoğunun sıcak bakmaması ile sonuçlanıyor. Düşünsenize ne kadar bilimsel olursa olsun bir başkasının belki de tuvaletinden çıkmış olan suyu kullanmayı kim ister ki. Ayrıca bu atık suyu arıtma işlemi oldukça enerji isteyen bir o kadar da masraflı bir seçenektir.
Daha az su tüketimini sağlamak
Yine aslında daha küçüklüğümüzde kulağımızın aşina olduğu bir bilgiyi yenilemek istiyorum. Diş fırçalama esnasında musluğu kapatınız. Birçoğumuzun bunu birçok kez duyduğu ve alışkanlık haline getirdiğini varsaymaktayım. Çünkü böylesine basit duran bu yöntemle bile büyük bir su tasarrufu sağlanabilmektedir. Hala alışkanlık edinmediyseniz, bir gün daha geç kalmayın. Yoksa bir gününüz daha olmaz. Gelin bir hesap yapalım. Normal bir musluğun dakikada akıttığı su miktarı 6 litredir. Günde önerilen diş fırçalama sayısı ikidir. Öyleyse, günde 2 defa ikişer dakikalık diş fırçalamanın açık kalan musluktan akan su miktarı 24 litredir. Dünyadaki milyonlarca insanın her birinden günde 24 litre boşa aktığını düşünebiliyor musunuz? Tüm bunlara ek olarak, herkes duş süresinden sadece 2 dakika feragat ederse, yapılan hesaplamalar sonucu 373 olimpiyat havuzunu doldurulabileceği yönündedir.
Su fiyatını artırmak
Su kıtlığı için alınabilecek önlemlerden bir diğeri de su fiyatını artırmaktır. Türkiye’de su saati kullanımı mevcut olsa da dünyanın her yerinde geçerli olan bir durum değildir. Herkes ne kadar kullandıysa o ölçüde ücret eder. Öncelikle su saati kullanımı artırılmalıdır. Ve kullanım ücreti artarsa su değerlenecektir. Elbette ödeyecek olan ben değil miyim, ne kadar kullandıysam onu ödeyeceğim diyenler olacaktır. Durumdan rahatsız olamayan bununla da bir bakıma övünenler. Ancak bu kesimin daha azami kalacağını umut etmekteyim.
Deniz suyunu arıtmak
İlk akla gelen çözümlerden biri deniz suyunu arıtmaktır. İlk tuzlu su arıtma tesisi İngiltere’de 2010 yılında kurulmuştur. Daha önce duydunuz mu, Türkiye’de deniz suyu arıtma tesisi var mı? Avşa adasında deniz suyunu içme suyuna dönüştürüyoruz. Türkiye’de deniz suyundan içme suyu elde edilen ilk ve tek tesistir. Üç tarafı denizlerle çevrili ancak nasıl bir tane tesise sahip olabiliriz? Bunun nedeni nedir? Tuzlu suyu tesislere çekmek, dikkatli olunmazsa balıklara ve deniz yaşamına zararlıdır. Hadi daha detaylı bu konuyu ele alalım.
Deniz suyunu neden arıtmıyoruz?
Sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok noktasında su arıtma tesis yoğunluğu azdır. Çünkü deniz suyunu arıtmak öyle bir bardak tuzlu suyu buharlaştırma yöntemiyle elde edilen kolaylıkta değildir. Ya da özel filtreler ile tuzu yakalayan suyun geçmesine izin veren yöntemi kullanabiliriz. Ancak yine sadece bir bardak tuzlu su arıtmıyoruz öyle değil mi? Artan miktar artan enerji tüketimine yol açmaktadır. Çok fazla elektrik tüketimi ve bunun yanı sıra artan elektrik ücretlerini baz almalısınız. Tam da bu noktada, çok pahalı bir işlem olduğuna rahatlıkla vurgu yapabiliriz. Tüm bunlara ek olarak, insanlar su içebilsin diye uğraşırken başka bir dünya sorununa yol açmak mümkündür. Demek istediğim, deniz yaşamı açısından da dengeleri bozmak gelecek nesillere iyi bir dünya olanağı sunmaz. Ayrıca göz ardı ettiğimiz bir konu daha var. Atık tuzu nasıl ve nerede depolayacağız? Son olarak, deniz suyundan sadece tuz arıtmıyoruz. Kirlilik ya da bor oranına da dikkat edilmelidir.
Özetle, Tek başına ne deniz suyunu arıtmak ne de daha az su tüketmek çözüm olacaktır. Bu çözüm yöntemleri sadece bir parçası halindedir. Su kıtlığı için alınabilecek önlemler göz ardı edilmemelidir. Öyleyse, dünyamız için su kıtlığı konusunda harekete geçmek için kendinizi alıkoymayın.
Microfon Blog sayfamızı ziyaret ederek daha birçok merak uyandırıcı konuların olduğu blog yazılarımıza göz atmanızı öneririm. Ayrıca, burs ilanlarının da olduğu Microfon sayfasına da bakabilirsiniz.